Yayınlanma Tarihi: 7 Aralık 2018 — okunma
Aslına bakarsanız “hatırladık” olarak kullanılan bu kelime resmi kurumlarda “kutladık” anlamında da kullanılıyor.
Şair, “Seni andım bu gece” ifadesinde; “Bilmem ne gününü andık” derken aynı anlama gelmiyor. Zaten biz okullarımızda ne bulursak “an”ıyoruz. Anma işlemi “Günün mana ve ehemmiyeti”ne ait nutuk iradından sonra “veciz” sözlerle kapanıyor, arta kalan zamanda öğretim yapıyoruz.
Ne zaman “öğretim” yapıyoruz ifadesini kullansam dikkatli dinleyici ve okuyuculardan zılgıtı yiyorum. Bana bir şeyleri bilmediğimi hatırlatır bir eda ile “Ona sadece öğretim denmez, eğitim-öğretim” derler” diye serte yakın bir ikaz çekerler; ben de her zamanki gibi “O resmiyette öyle, biz eğitim ile ilgilenmiyoruz öğretim yaptırıyoruz” diye karşı bir cevap veriyorum.
Bu öğretim işini bilerek ve kasten kullandığımı anlayan muhatabım derin bir yeise kapılıyor ve “Adamın bir yanlışını yakaladık derken, tuzağına düştük” diye iç çekiyor.
Biz öğretmen taifesi gerçekten öğretim yapıyoruz. Eğitim okul öncesi eğitim ile kısmen ilkokul birinci sınıfta oluyor. Sonra gelsin tostlar, gitsin testler.
Seçim öncesi bu yazıyı okuyan olur mu bilmem ama zaten seçim sonrası da okuyan pek olmuyor. Aklıma Tanzimat’ın ilanından sonra Fransızca gazete okuma modası geldi. Bazı kişiler Fransızca bildiğini göstermek için elinde bulundurduğu Fransızca gazeteyi akşama kadar yanında taşırmış. Gerçi günümüz televizyon spikerlerinin Türkçe mi İngilizce mi belli olmadığı aksanla haber okuması gibi bir şeydi o.
O zamanlarda bir paşa Fransızca yazılı gazeteyi ters tutar ve okuyormuş gibi yapar. Tabii kendisi de Fransızca bilmediği için gazeteyi ters tuttuğunu anlamaz. Yanında oturanlardan biri “Paşam gazeteyi ters okuyorsunuz” diye uyarınca paşanın yaveri cevabı yapıştırır: O düz bile okuyamaz merak etme…
Kısaca okuma işi seçim önü sonu diye değil de her zaman sıkıntılı ülkede. Bir de okulların eğitim-öğretim kurumları olması resmiyete ait bir bilgi. Yoksa eğitim nere, “gerçek” nere. Bu “gerçek” denilen kelimenin içini ne ile doldurursanız doldurun. Ben yazmamayım. Ne olur ne olmaz.
Yılın her gününde mutlaka anılacak bir şeyler var. Bunun için hazırlıklar yapılır. Aslına bakarsanız “Ders dışı faaliyet” hükmünde olup bazen “içi, dışı” karışır. Her şey sonunda düzeldiğinden fazla kurcalamayız. Kurcalarsak işin ucu nereye gider belli olmaz.
Hatırı sayılı günler anıldıktan sonra yakınlarda yenisi yoksa derin bir “oh!” çekeriz. Anmak öyle kolay olmuyor. Önce kişiler tespit edilecek, sonra provalar yapılacak, daha sonra yerler tanzim edilecek ve protokolün yeri de tastamam olduktan sonra anma işlemine geçilecek.
Daha önce görev almış kişiler için bu çok kolaydır.
Biz yerel seçimleri bekleye dururken böyle işler hep devam ediyor.
Nasıl siz de andınız mı falan şeyin bilmem kaçıncı yıl dönümünü? Veya filancılar gününü?
İşinizi hallettiyseniz mesele yok.
Ben en iyisi şairin değdiği gibi anayım. Ne demişti?
“Seni andım dün gece…”
Siz neyi andınız?
Provalar nasıl geçti?
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.