son haberler

Asurlular Dönemi’nde Karadeniz ve Ünye – II

Yayınlanma Tarihi: 17 Ocak 2020 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Türkçe yazılı kaynak olarak“Ünye’nin Tarihçesi” başlığına ilk kez 1930 baskılı “Resimli Ünye Rehberi” adlı eserde rastlamıştım. Risalede «Ünye kral (Sarokin) zamanında Asurîlere intikal etmiş ve kablelmilât (M.Ö.) 722’de (Kapadokya) hükûmetinin eline geçmiştir. Bir müddet sonra Mısırlıların ve tekrar Asurîlerin idaresinde bulunmuş ve bir müddet te Fenikelilerin müstemlekesi olarak kalmıştır.»1 bilgileri yer almaktaydı.

M.Ö. 2500 – 2000 yılları arasında Kuzey Kapadokya ve Orta Karadeniz Bölgesi’nde gelişmiş kültürün temsilcisi Hattilerdi. Şehir devletleri tarafından yönetilen bu bölgenin müstahkem şehirleri, kral mezarları, hazineleri, Hatti kültürünün simgeleridir. M.Ö. 2000 yılları sonlarında büyük savaşlar sonucunda çıkan yangınlarla sona eren bu çağı, Asur Ticaret Kolonileri dönemi izler.2

M.Ö. II. bin yılın ilk çeyreğinde, Asur Ticaret Koloniler Çağı’nda Orta Karadeniz Bölgesi’nde Zalpa’da kurulmuş olan Asur ticaret kolonisi ve Karadeniz sahil kesimi ile Kaniš kārumu arasındaki bağlantı muhtemelen o dönemden beri kullanılan Erkilet – Boğazlıyan – Yozgat – Büyük Nefesköy – Amasya üzerinden gelip Samsun ve Sinop’a uzanan yol ile Kayseri yolu olarak adlandırılan Amasya – Zile – Hanözü Çınçınlı Sultan Han – Karamağra – Boğazlıyan – Erkilet – Kayseri yolu ile sağlanmış olmalıdır. Bölgede Kaniš kārumuna uğramadan Asur ve Kuzey Suriye’ye giden ikinci bir yol da muhtemelen Malatya üzerinden geçmiştir. Günümüze kadar kullanılmış olan bu yol Samsun – Amasya – Tokat – Zile – Artova – Yıldızeli – Sivas – Kangal – Tohma Çayı Vadisi güzergâhını izleyerek Malatya’ya ulaşıp Kaniš kārumdan gelen ticaret yolu ile birleşerek Adıyaman Samsat’a inmiş ve burada da güney ticaret yolu ile birleşip Kuzey Suriye’ye kadar uzanmıştır. (Adatepe, 1988: 44-49)3

Tokat ili Koloniler Dönemi’nde yapılan ticarette aktif rol oynamıştır. Orta Karadeniz Bölgesi’nde Koloniler Dönemi’ne ait madenî ve seramik eserler ile Orta Anadolu Bölgesi’nde bulunan eserlerin benzerlik göstermesi, bu dönemde iki bölge arasında etkileşim olduğunu göstermektedir. M.Ö. 4500’lerde Çorum ili Bayat ilçesi yakınlarında bakır madeninin kazıldığı görülmüştür. Tokat’ta Erbaa yöresinde ise bundan daha geç bir tarihe ait maden galerisi bulunmuştur. Asurlu tüccarların Tokat – Çorum civarından aldıkları bakır madenini Kızılırmak’ın batısında ve güneyinde bulunan şehirlere taşıdıkları bilinmektedir. Kaniš’in doğusundan kuzeye doğru yapılan bir seyahat sırasındaki harcamaları gösteren Kt. 92/k 3 no.’lu metinde sırasıyla Hurama – Luhuzattia – [X] – Šamuha – Hatipitra – Kutia – Karahna ve Kuburnat şehirlerinin adına rastlanılmaktadır. Bu güzergâhı izleyen kervan büyük olasılıkla Timelkiya’dan kuzeye doğru Harran – Sukinnum denilen yolu takip ederek Luhuzatiya, Kuššara, Šamuha, Karahna ve Kuburnat üzerinden Amasya civarında olduğu tahmin edilen Durhumit’e ulaşıyordu.3

Elbistan civarında olacağı kabul edilen Timelkiya’dan itibaren Afşin üzerinden ilerleyip kuzeye dönülerek, Pınarbaşı’nın doğusunda olması muhtemel Luhuzatiya’ya ve oradan Şarkışla civarında aranması gereken Kuššara’ya ulaşılıyordu. Kuššara’dan sonra Kızılırmak geçilerek Yıldızeli’nde bulunan Šamuha’ya varılıyordu. Sonra Hatipitra ve Kutia geçilerek Tokat’ın kuzeyindeki Comana Pontika olması gereken Karahna şehrine varılıyordu. Buradan sonra Klasik Kaberia olması gereken ve Niksar civarında olduğu var sayılan Kuburnat’a varılarak oradan Amasya civarında olması muhtemel Durhumit’e ulaşılıyordu.3

Kayseri’yi Karadeniz Bölgesi’ne bağlayan kestirme bir yolu anlatan metinde Hanikka – Wazida – Hanaknak – Kupilšan – Tapaggaš – Tahadizina ve Durhumit şehirleri sırasıyla verilmiştir. Hanikka, Hititçe metinlerde geçen Haninkuwa ile alâkalı olup, Ankuwa olması muhtemeldir. Wazida’nın Sorgun’un doğusunda yer alması gerekir. Hanaknak günümüzdeki Çekerek civarında olup, Kupilšan ise Çekerek – Zile arasında yer almalıdır. Šapinuwa tabletlerinde geçen ve o bölgede aranan şehirlerden biridir. Tapaggaš, Hititçe metinlerden bilinen Zile (Zela) yakınlarındaki Tapigga yani Maşat Höyük olmalıdır. Tahadizina, Klâsik Dönem’deki Hazimon, Gaziura yani Turhal’a lokalize edilebilir (Şahin, 2013: 748-749). Buradan ırmak geçilerek Amasya’nın doğusunda Erbaa civarında olacağı kabul edilen Durhumit’e ulaşılıyordu.3

Sulusaray (Sebastopolis) bazı kaynaklarda Herakleopolis olarak da geçmektedir. Sebastopolis, Hititler döneminde önemli bir merkez olan Maşat Höyük ile aynı yol üzerinde yer almaktadır. Akdağmadeni – Sulusaray – Maşat Höyük – Zile – Amasya – Samsun güzergâhını takip ederek Kapadokya Bölgesi’ni Karadeniz Bölgesi’ne bağlamaktadır. Sebastopolis Kapadokya Bölgesi’ni Karadeniz Bölgesi’ne bağlayan ikinci bir yol güzergâhı üzerinde daha yer almaktadır. Bu yol Akdağmadeni – Sulusaray – Gümenek – Niksar güzergâhı üzerinden Karadeniz bölgesine ulaşmaktadır (Özcan, 1991 :261-307).3

Yazılı tarihte Ünye ve çevresinde adı geçen ilk topluluk Kaşkalardır. Ünye’nin adı da antik kaynaklarda Œnoe olarak geçiyor. [Ali Cevad; Memalik-i Osmaniye’nin Tarih ve Coğrafya Lugatı, I. Kısım, Dersaadet 1313 (1895), s. 130]4 (Bugüne dek muhtelif dillerde kullanılan rekor sayıda 160’ı aşkın Ünye adı tespit edilmiştir. bkz. MİSTEPE, M. Ufuk – Yabancı Metinlerde ve Haritalarda Ünye Adları http://unyezile.com/yabanci.htm)5 M.Ö. 2000’lerde tarih sahnesine çıkan Kaşkalar bugünkü Sinop ile Perşembe arasındaki bölgede yerleşmişlerdir. Varlıklarını İ.Ö. 1650’den İ.Ö. 700’e değin sürdürmüş Anadolu halkıdır. Mireli Seyidov Kaşkaları Türk saymakta ve onları şimdi İran’da yaşayan Kaşgay Türklerinin ataları olarak göstermektedir (Mireli Seyidov, Azerbaycan Halkının Soy Kökünü Düşünürken, Baku, 1988, sh. 53).4

Asurlular ise aslen kuzey Irak’ta, Dicle kıyısında bulunan Aşur / Asur şehri ve çevresinde yaşayan Sami toplulukken; özellikle M.Ö. 2000 sonrası doğu-batı arası uluslararası ticaretten faydalanarak gelişmiş ve topraklarını genişleterek ülkelerini bir imparatorluğa dönüştürmüş Eskiçağ halkıdır.6

Asurluların tarihi üç dönem içerisinde incelenir: Eski Asur Dönemi (M.Ö. + 2000 – M.Ö. 1380); Orta Asur Dönemi (M.Ö. 1380 – M.Ö. 912); Yeni Asur Dönemi (M.Ö. 912 – M.Ö. 612).

Hurrilerin M.Ö. 2000’lerden itibaren Van Gölü’nden başlayarak Kızılırmak ve Yeşilırmak’ın Karadeniz’e döküldüğü yerlere kadar uzanan bir bölgeye hâkim oldukları görülür. M.Ö. XIII. yüzyılda HurriMitani siyasî teşekkülün merkezî otoritesi zayıflamış ve beyliklere bölünmüştür. Asur Kralları bu küçük beylikleri hâkimiyetleri altına almaya çalışmış ve bu sırada Van Gölü çevresinde Batı İran’a kadar olan bölgede Nairi ve Urartu ülkeleri ile Asurlular arasında mücadeleler başlamıştır. Urartular ve Asurlar mücadelesi IX. yüzyılın ortalarına kadar sürmüş, Asurlar bu dağlık ve zor arazi şartlarına sahip bölgeyi egemenlik altında tutmuşlardır. (https://www.ipekyolu.bel.tr/ipekyolu/ipekyolu-tarihcesi/17)

Metal fakiri Mezopotamya kralları için Anadolu özel bir önem taşıyor olmalıydı; bu nedenle tüccar gönderdikleri bölgeler arasına Anadolu’yu da kattıklarını görebiliyoruz. Fakat bu ticaretin Akad İmparatorluğu’nun dıştan gelen akınlarla yıkılması, bu ticaretin kesintiye uğramasına neden oldu. Ancak M.Ö. 1940’lara gelindiğinde, Anadolu’nun çeşitli kasabalarında, özellikle Kayseri yakınlarındaki Kaneş’te (bugünkü Kültepe) Asurlu tüccarları görmekteyiz. Asurluların gümüş, altın ve bakır istedikleri bellidir; karşılığında verdikleri ise yünlü kumaş, çeşitli türlerde hazır giysiler ve birçok tartışmadan sonra kurşun değil kalay olduğu neredeyse kesinleşen bir madendir (Macqueen, J.G., Hititler ve ve Hitit Çağında Anadolu), Ankara, 2001, ss. 18 – 19).4

Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda (M.Ö. 1970 – 1750) Asurlu sermaye sahipleri, Anadolu’nun bazı ihtiyaçlarından faydalanarak, kendi ülkelerinin de ihtiyaçlarına cevap vermek gayesiyle Anadolu ile sıkı bir ticarî faaliyete girişmişlerdir. Bu ticaret şebekesi batıda Tuzgölü’ne, kuzeyde Çorum ve Sivas bölgelerini de içine dahil ederek, güneyde Çukurova’ya kadar uzanmaktadır. Ticaret maksadı ile Anadolu’ya gelen Asurlu tüccarlar, yukarıda belirtilen sınırlar dahilinde 150 civarında Kārum (büyük) ve Wabartum (küçük) adını verdikleri ticaret merkezleri kurarak, bu bölgelerde 200 yıla yakın bir zaman içinde ticaretle uğraşmışlardır.7

Devam edecek

KAYNAKÇA:

2 ÇORUM İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü – Hitit Siyasî Tarihi. https://corum.ktb.gov.tr/TR-58681/hitit-siyasi-tarihi.html

3 HASDEMİR, Arş. Gör. Hülya Kaya – Eskiçağ’da Tokat Ticaret Yolları, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 9, Sayı 44, Haziran 2016.

4 KURT, Mehmet – Yeni Asur Devleti’nin Kuzey Yayılımı ve Doğu Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları, 2009. https://www.web.firat.edu.tr

5 MİSTEPE, M. Ufuk – Yabancı Metinlerde ve Haritalarda Ünye Adları http://unyezile.com/yabanci.htm

6 TARİHÎ Olaylar – Asurlular. https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/asurlular-316

7 SEVER, Hüseyin – Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda (M.Ö. 1970 – 1750) Anadolu Dışına Çıkışı Yasaklanan Bazı Madenler, XII. Türk Tarih Kongresi, 12-16 Eylül 1994, Ankara (I. Cilt),

  1. 85 – 94. https://drive.google.com/file/d/0B7liBn5XLsAfd3c4eDNkNlJJWFE/view

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku