Yayınlanma Tarihi: 14 Ekim 2016 — okunma
tek göz gerçekleri görürü iki göz yalanları
bir gözümü çıkardım rüyaya dalmak için ölürken
bir gözümü ekledim sancılı yüreğime
başka gözler de düştü oradan buradan gözlerimin içine
göz okyanus,göz uzak denizleri sessizliğimizin
en çok seni görmediğim zaman çıkarmak istedim gözlerimi
şiir göz demekten bulantı,söz seni ağlamaktan çukur
en yakın gözlerindi bana,en uzak bakışlarının yalancısı
tek göz gerçekleri görür,iki göz yalanları
bir gözümü çıkardım geçmişine
diğer gözümü senin için gömdüm yüreğine
bir kafeste iki yalnız çıplak bedendi sokaklarda gördüğümüz
gözlerimi çıkarıp koydum senin geçtiğin caddelere
gözlerimi senin için yaktım ateşi severdin sen…
barbar bir gökyüzü onarmaya çalıştı sana baktığım yerleri
ellerinde yasak aletlerle deldi gözlerimi karanlık çocuklar
sana baktım hep çevrim dışı zamanın eteklerine tutunarak
sana baktım belki çocukları daha iyi anlarsın diye
sana baktım hep gözlerimi kırılana dek sis içlerinde
en çok seni görmediğim zamanlarda sildim gözlerimi hayallerimden
sen şeytanıydın gecenin bulutları alevlendirirdi yasak sözlerin
tek göz hayalleri görür ikincisi kör olur mor zamana yenilip
bir gözümü çıkardım seninle şiir okuduğumuz puslu yerlere attım
bir gözümü sardım senden aldığım mavi bir mendile
ne çok baktık birbirimize,ne çok kısa ve ölgün
ne çok daldı gözlerimiz başka gözlere seninleyken
yalnızdı gözlerimiz faklı evrenleri yaşarken masadaki gürültü…
bak,insanların gözleri sığmıyor artık o eski mektuplara
bak,insanlar içimden sıyrıldı haramilerimi yenip
gizli menekşeler kokladım sana,öptüm sonra sensizliği
bir gözümü asardım vaktim olsaydı baktığın yerlere
vaktim olsaydı ve yenseydim kendimi bakmanın irkiltisinden
bütün iktidarları yıkıp senin kanunlarını gözlerdim
vaktim olsaydı sana vurulan bir bebeğin gözlerini gösterirdim
vaktim olsaydı gözümün önünde öldürülen hayvanlardan
sana gittiğin yolların dışından kelebekler ısmarlardım
vaktim olsaydı yanına gelip yatardım ölgün göğüslerine
bazı kirli kıyıların çöplerini temizlerdik gözlerimi ödünç alıp
tek göz yalanları öteki en çok denizleri görür
ve kadınlar ölür gözlerimin önünde hep
kara kuru çocuklar süte banar ekmeklerini anneleri ölürken
gerçeğinden boşanmış bir çan öter salyangoz mahallesinde
bütün gözler ormana intihar etmeye götürülür…
tahliye olmuş bütün gözyaşlarını sahile bıraktın sen
kullanılmayan odalardaki hapishane sızıntılarını
saçların topuklarına varırdı gözlerimi şiire hep açtığımda
yetmedi içimdeki açıklara kapatmaya dünyayı seninle görmek
kum fırtınasının fırlattığı iki yalan gözdük kuşlarını kaybeden
önce bakışlarımızı bozdu yurt içine çıkış yasağı anılarımız
önce fotoğraflara musallat oldu “fişi çekilmiş mutluluklar”
bir gözümü astım bütün köşelerdeki ruh dilencilerine
bir gözümü kestim leşlere kefaretimi için aşklarımın
oturdum seninle izlediğimiz kuşları hatırladım bakışlarını silip ufkumdan
oturdum zehir gibi bir tabanca güneşe yakın kurtları ayıkladı bir bir
kan yetmedi vaktim olmadı dışarıya sızan anemik gözlerimi tedaviye
bak,sessiz sedasız bir gölge geçiyor bir işçinin gölgesinden
bütün gözler bir kıza ağlıyor erkekler leopar gürültüsü…
üzme kendini ben gözlerimi hep senin biriktirdim
siyahkar vitrinlere bakma diye gök kuşağını astım gözlerine
benim menzilim bir göz açıp kapanıncaya kadar yakındı sana
gözlerimi senin için yaktım ateşi severdin sen…
gözlerimi senin için astım aşkı severdin sen…