son haberler

Burunucu İstimlâk Mahalli – I

Yayınlanma Tarihi: 17 Mayıs 2019 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Belki hatırlarsınız;2012 yılında Ünye Haber Gazetesi’nde yayımlanan köşe yazımda “Burunucu Sahilindeki Mekânlar”ımerhum Yüksel ŞEN Abi’min katkılarıyla işlemiş1 ve Hâtırat Yazarı Sayın Fikri TERZİOĞLU’nun kaleme aldığı “Topyanı’ndanYalugavesi’ne Yıkılan Evler ve Eski Sakinleri2 konu başlıklı makaleyi de Aydınlık Ufuklar Sitesi’nde aynı tarihlerde yayınlamıştım.

1959/60 yıllarında Ünye – Samsun Karayolu inşâ edilirken yol güzergâhında bulunan bazı mekânlar (ev, câmi, umumî helâ, çömlek fabrikası ve fırını ile çeşme) ve bahçeler ortadan kaldırılmıştı. Makalemizde, yıkılan mekânlarla geriye kalanları sizlerle paylaşmaya çalışacağız.1

Bahse konu Ünye – Samsun Karayolu güzergâhında istimlâk edilerek tamamıyla ortadan kaldırılan Burunucu Mevkii ikametgâh ve işyerlerine ait görsel bir fotoğraf olmayışını hep büyük bir eksiklik olarak hissetmişimdir. Bunu telâfi etmek maksadıyla bu mekânda çocukluk yıllarını geçiren merhum Çömlek Ustası Bekir ÇAĞLAR’ın kızı Ayşe ÇAĞLAR Hanımefendi’den bu konuda destek talebinde bulundum. Kendisinden istimlâk edilen mekândaki konutları ve sakinlerini yazıya dökerek anlatmasını istirham edip, mümkünse o mıntıkanın bir resmini hazırlatmasını istedim. Beni kırmadı ve hâfızasını da zorlayarak anılarını kaleme dökmeyi başardı. Resim konusunda da çevresinden destek alıp bize ipucu verecek güzel bir Burunucu Sahil Mekânları Panoramik Tablosu kazanmamıza vesile oldu. Kendisine müteşekkirim…

Makalemizin konusu olan mahal, Belediyemizin “Burunucu Yarımadası Restorasyon Projesi” kapsamındaki parselâsyon alanlarından başlamakta.Ayşe ÇAĞLAR Hanımefendi’nin aktarımlarıyla artıkİlyasoğlu Ahmet Yalısı’ndan Topyanı istikametine doğru, konut ve sakinlerine dair anlatımımıza geçebiliriz.

İlyasoğlu Ahmet’in iki fırınlı Çömlek Fabrikası’nın karayoluna bakan ön cephesinde Bahri ÇİÇEK’in evi vardı. Babası Mehmet Çiçek, annesi Müzeyyen Hanım ve diğer kardeşler Hatice Çiçek ve Nihat Mutlu burada büyüdüler.

İlyasoğlu MÜZEYYEN Teyze’den sonra gelen ev Parmaksız TaşçıHüseyin ERKOÇ Usta’ya (DaşcıİsiynUsda)aitti. Eşi Ayşe Hanım ve çocukları Meliha Uzunca, Fahrettin Erkoç, Ahmet Erkoç, Emine Duman ve Selâhattin Erkoç burada ikamet ederlerdi.Torunları da bu evde doğdular.DaşcıİsiynUsda’ya bu mesleği Araştırmacı ve Yazar M. Ufuk MİSTEPE’ninbabadan merhum dedesi Mollaoğlu Sürmeneli Mahmut Usta öğretmişti..vefa ile andıklarını biliyorum.

‘Parmaksız’ lâkaplı Daşcıİsiyn Usta’nın evlerinin önünde yol tarafındaki konutta oturanlar Mevlüt KABAYEL ile eşi Nahide, annesi Havva ve çocukları Emine, Ahmet, Zehra, Hatice ve Nurhayat idi. Mevlüt Bey ve ailesi çömlekçilik ve pazarlamasını yapar, tomruk ticareti ile geçimlerini sağlarlardı.

Karaoğlan lâkaplı Çömlekçi Mehmet YILDIZ ve Kara Dayı da önce bu adada ikamet etti, sonra ailesiyle yolun karşısındaki ikametgâhına taşındılar. Anneleri Kezban Hanım’dı. Evlerine bitişik Çömlek Fabrikası ve deniz tarafında iki adet biri büyük diğeri orta büyüklükte Çömlek Fırını vardı. Daşcıİsiyn lâkaplı Çömlek Ustası Hüseyin MİSTEPE ile Karaoğlan Mehmet burada ortak çömlek imalâtı ve pazarlaması yaptılar. Parmaksız Daşcıİsiyn Usta ile Çömlekçi Daşcıİsiyn’i birbirine karıştırmamak lâzım. M. Ufuk MİSTEPE’nin babası, Taşçı Ustalığı’nave 4 zanaata vâkıf bir mucitti ama piyasada taşçılık zanaatını yapmadı.

Deniz istikametinden bakarak İlyasoğlu Yalısı’ndan geçtikten sonra sağ tarafta Köse Dede’nin evi vardı.İlyasoğlu Ahmet YILDIZ ve eşi Fadime Hanım’ın oturduğu evdeki Fadime Hanım, Cemal Hadi GÜRŞEN’in halası olurdu. Babası Celal, annesi Fatma, eşi Mebruke, kızları Azize ve Nuran ile oğlu Cemil de bu evde ikamet ederdi. Fadima; bize bezden bebek dikerdi. Mebruke Hanım 2010 yılında Ankara’da vefat etti.Merhum Araştırmacı ve Yazar Yüksel ŞEN‘in ablasıdır. Cemal Hadi Bey’in harika bir fotoğraf albümü vardı ve fotoğrafların çoğu etiketli idi; trentes bir adamdı.Cemal Amca İcra Memuru’ydu. Öğlen eve yemeğe gelince ütüsü bozulmasın diyepantolonunu çıkarır,pijama giyerdi. Yemek yer sofrasında yeniyordu. Çok kıymetli komşularımızdı. Önce Bafra’ya sonra Ankara’ya tâyin oldular ve oraya yerleştiler.Mebruke Abla çok güzel bir kadındı. Mebruke Hanımfotoğraf albümlerinin dijital bir kopyasını M. Ufuk MİSTEPE’ye Ankara’daki evinde teslim etmiş. Mebruke Hanımların evlerinin yanındaki bahçede sürekli haşhaş bitkisi yetiştirilirdi. Haşhaş kokusundan çok rahatsız olanlar oradan geçerken kokuya mâruz kalmamak için koşar adım geçerlerdi.

Gürşenlerin karşısında İlyasoğullarının evi bulunmaktaydı; şu an da halen durmakta. O zaman Hamdi KAPICIOĞLU (Prof. Dr. Sait KAPICIOĞLU’nun babası), Cemile Teyze, Sait Abi ve abisi otururlardı. Cemile Teyze’nin siyah bir kedisi vardı. Oturmaya gelirken yama sepetine kediyi koyar getirirdi. O zaman çoraplar merserizeydi, topukları muhakkak yamanırdı. Cemile Teyze çok temiz, sert mizaçlı bir hanımdı. Ünye’den çıktıktan sonra Samsun’da da görüşmeye devam ettik. Sait Abi evin kızı gibi annesine yardımcı olurdu. Ablaları Saime Abla ve Günaydın Abla evliydiler. Akşam yemeği için içme suyunu Üç Çeşme’den almak onun göreviydi.

Şimdi 7 – 8 basamak taş merdivendenTelci Kadirler lâkabıyla tanınan babamBekir ÇAĞLAR Usta’nın evineiniyoruz. Etrafta kimse yok, bomboş; beni Feti karşılıyor. Feti, KenanÇAĞLAR’ın horozu..aksidirFeti. Yoldan aşağı inene meydan okur ama beni tanırdı. Yol kıyısında sağ tarafta Burunucu istikametinde ÇAMURLUK vardı. Çamlık ve Aynikola mevkiinden gelen cilimtop çamurlar buraya atılırdı.Çamurun yığıldığı çamur yalağımız önündeki silindirdecilimçamurlar silindirler arasından döndürülerek geçirilir, içerisindeki kalın materyaller ezilir, siyah manyetik deniz kumu serili zeminde ayakla iyice çiğnenir ve topaç operasyonu öncesi ön plâstikleştirme yapılırdı; yani tezgâhta işlenecek kıvama getirilirdi. Silindirden geçirilen ve ezilen çömlekçi çamurları bohçalar halinde topaç yapılmak üzere fabrikaya inerdi. Bu işleri fabrikada yatanMıstık yapardı. Ailesini bilmiyorum. Her işimize yardım ederdi, sağ kolumuzdu.

Çamur yerinin önünde kocaman elma ağacımız veKöse Dede’nin evinin önüne doğru elmanın yanında da kümesimiz vardı. 30 tane beyaz Legorn tavuk babam tarafından Samsun Gelemen Çiftliği’nden alınmıştı. Bir tane cins horozumuz vardı. İri, bacakları kısaydı, yürürken kanatları yere değerdi. Evin önü çok geniş ve düzlüktü. Sonra düz giriş, ikinci kat bahçe, solda portakal ağacı, yanında balcan(patlıcan)inciri, biraz ötede nar ağacı ve portakal ağacının önünde 6 m2 halı büyüklüğündeki arıkta çilek ekiliydi..renkleribeyaz – pembe olurdu. Nar ağacının altı maydanozluktu. Bahçede her şeyin yeri vardı. Salatalık, domates..bütün sebzeler her sene yerlerine ekilirdi. Sağ tarafta caddenin 1,5 – 2 m altında birinci kat bahçe vardı. Burada çok büyük bir beyaz incir ağacı bulunuyordu. Golden elma renginde, içi beyaz, çekirdek danecikleri pembe..ondan hiçbir yerde görmedim. Babam onu yukarı mahallede bir bahçeye nakletmek istedi ama o zamanki imkânsızlık şartlarıyla beceremediler. Bu bahçede de bütün sebzeler belirlenmiş arıklara ekilirdi. İki bahçe arasında küçük bir armut ağacı vardı. Düz giriş ve ikinci kat bahçeden 20 basamak merdivenle üçüncü bahçeye inilirdi. Bu bahçenin duvarına İlyasoğlu Yalısı denizi vururdu. Birinci kat bahçeyle bu bahçe arasında kocaman yüksek bir duvar ve kare formunda iki göz açıklık vardı. Duvarda bunlar mağara girişiydi ve üzeri otla kapanmıştı ama görünürdü. Babam vaktiyle mağaraya girdiklerini söylerdi, henüz evlerden çıkılmamıştı. Dedelerin evinin önünde sahan tas ve zincir görmüştüm. Mağaradan çıktı demişlerdi.

Fabrika arsamızın hayli alanını kaplıyordu. Bahçe yanından küçük fırının önüne inilirdi. Denizden 1,5 m kadar yüksekti. Küçük fırın duvarının bir kısmına da İlyasoğlu Yalısı denizi vururdu. Küçük fırın sık dolar ve yanardı.. Büyük fırın büyük ebat mal (testi, hanıştıra, ikili – üçlü – dörtlü küp vb.) için arada bir yanardı.

Küçük fırınla en alt bahçe aynı hizadaydı, aralarında küçük duvar vardı. Arazi meyilli olduğundan küçük fırının üstü düz giriş, bahçeyle aynı hizadaydı.

Devam edecek

KAYNAKÇA :

1MİSTEPE, M. Ufuk –BurunucuSahilindeki Mekânlar – I / II, Ünye Haber Gazetesi, 28.08.2012, Sayı: 1365 / 31.08.2012, Sayı: 1368, Yıl : 10.

2TERZİOĞLU, Fikri – Yalugaavesi’ndenTopyanı’na Yıkılan Evler ve Eski Sakinleri http://unyezile.com/evler.htm

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku