Yayınlanma Tarihi: 24 Haziran 2019 — okunma
Hellenler, Milât’tan 11 – 12 asır kadar önce pazar yerleri kuran kolonist Fenikelilerden sonra ticarî amaçlarla Karadeniz’e gelerek yeniden koloniler kurduktan sonra, yöre halklarının yazılı belgeleri olmamasından istifadeyle bölge halklarını yok farz ederek bölgeyi yurtlarının bir parçası olarak saymışlardır. Halklarla ilgili bilgilerin pek çoğuna Yunan kaynakları sayesinde ulaşılmıştır. Antik devirlerde, Karadeniz’de hem kendi yerli halkları mevcuttur hem de onlardan çok daha önceden Türkler gibi dışarıdan gelip yerleşenler olmuştur. M.Ö. 401 yılında Trabzon’a gelen Xenophon geçtiği yerlerdeki insanları ve onlarla yaptıkları mücadeleleri anlatırken, bu toplulukların Yunanlı olmayıp yerli barbar halklar olduklarını bildirmektedir.
Karadeniz bölgesinde Bronz Çağı’ndan itibaren kendi yerlilerinin kurduğu yüksek bir medeniyet mevcuttur. Bu yüksek medeniyeti kuran insanlar, dışarıdan gelen insanlara, yani yabancılara, sıcak gözle bakmamışlardır.1
Kimmerler dönemine kadar, ayrıntıları bilinmemekle birlikte, Orta Karadeniz nüfusunun Asya kökenli olduğu kesindir. Kimmerler döneminde, Tirebolu – Giresun arasına Mossinoikler ve Giresun – Ordu arasına ise Khalibler yerleşmiştir. Khalibler daha sonra batıya doğru yayılmış, Ünye’yi merkez edinmişlerdir. Yine aynı dönemlerde, Samsun bölgesine beyaz Asurlular, Çarşamba – Ordu arasına Tibarenler yerleşir. M.Ö. 600’ler civarında, Fenikelilerin ardından önce Sinop ve Trabzon’da Yunan ticaret kolonileri kuruluyor ve daha sonra bu koloniler bölgede yaygınlaşıyor. M.S. 324 yılından itibaren bölgede Hristiyanlık da yayılıyor. Grekçe, önce ticaret dili, Bizans döneminde ise resmî dil hâline geliyor ve bölge kültürünü etkiliyor.2
Günümüze ulaşan Antik Çağ eserlerinin birçoğunda Ünye’nin (Oinoē) Çalbiya halkına doğudan komşu olan Tibarenler hakkında bilgi verilmiştir. Antik Çağ’da bölgede Yunan asıllı olmayan ve bazıları Turanî Türk kavmi olan Alazonlar, Bebyrikler, Ekehirler, Ekekheibienler, Thynler, Trerler, Bithynler, Mysler, Mariandynler (Kaukonlar), Katagonlar, Henetler, Busirler, Kaşkalar, Paphlagonialılar, Byzerler, Moskhiler (Mosklar – Muşkiler), Koiler, Heptakomentler, Amazonlar, Kimmerler, İskitler (Aşguz), Haldiler, Halipler (Kalipler – Çalbiyalılar), Tibarenler (Taballar), Mosinoikler, Makrokephaliler, Bekhiriler, Buxeriler, Tirallar, Kotıllar, Sanlar (Sanniler), Driller, Gaslar (Kaslar), Zekhiler, Muşkililer, Kelkler, Kekenler, Marlar, Khaldaialılar, Abasgiler, Makronlar, Lazoiler, Gudlar (Gutiler) ve Kolhiler (Kolkhisliler) gibi topluluklar (kavimler, otokton halklar) yaşamaktaydılar.
Tibarenlerin Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en eski yerli halklarından biri olduğu kabul edilmektedir. Asıllarının Türk oldukları da ileri sürülmektedir. Ordu – Giresun sahillerinde, Trabzon’dan Kafkaslara kadar uzanan kıyı dağlarında yerleşmişlerdi. Bu topluluk, TİBAREN adı ile tanınmıştır.3
Hüseyin MÜMTAZ’a göre: “Bölgenin yerli halkı Milât’tan binlerce yıl önce Orta Asya’dan göç etmiş, Turanî ırka (Türk ırkı) mensup insanlar (kavimler)’dır.” “… bölgede Yunan asıllı oldukları ısrarla öne sürülen bazı sömürgeci gruplar M.Ö. 800’den itibaren görülmüşlerdir. Ama onlardan evvel M.Ö. binlerce yıldan itibaren Karadeniz’e Orta Asya’dan gelip yerleşen Tibaren, Muski, Halib, Haldi, Kotıl, Gas ve Gudlar Turanî ırka mensupturlar. O halde neden meselâ Trabzon’un ilk isminin “Tibaren” olduğu unutularak ısrarla Elence’den bozma Trapezus tercih edilmekte, anlaşılır şey değildir.”, derken bölgedeki yerli ilk insanların Türk ırkından olduğunu belirtir.
1827 senesinde Münih’te basılan “Aus der Geschichte des Kaisertums von Trapezunt” isimli eserinde Alman bilgini Jacob Philipp Fallmerayer, Trabzon târihini teferruatlı olarak inceler. Fallmerayer, târihî vesikalara dayanarak Trabzon’u Orta Asya’dan gelen Türk kavimlerinden Turanlara bağlı “Tibarenler”in kurduğunu ifâde eder. Tibarenler bu bölgenin ilk sâkinleri Elizonlarla kaynaşmış ve gelişen şehir “Tibaren – Elizon” ismini almıştır. Zamanla “Tirenbun” sonra da “Trabzon” olan bu ismin menşei “Tibaren – Elizon”ların yaşadığı şehir isminden gelmiştir.4
Fransız Bilgini Löba’ya göre de Tibarenler Turanlıdırlar. Arap tarihlerinde Trabzon’un adı “Tibarende, Tibarite, Trabende, Trabzende” şekillerinde yazılmaktadır.5
Tibarenler (Tιβαρηνοί), Antik Çağ dediğimiz M.Ö. 700’lü yıllarda başlayan dönem ve sonrasında Yeşilırmağın (İris Nehri) doğusundaki Halipler (Çalbiyalılar – Khalybes / Çalbiya’nın başkenti Ünye idi.) ve Mosinoik (Mossynoikoi) kavimlerinin yaşadıkları hinterland arasında hüküm süren bir halk olup sahilde yaşar ve kısmen düzlükleri tercih ederlerdi.
Herodot, Tibaren halkının, Perslerin 19. Satraplık bölgesinde yaşadığını kaydetmiştir. Ksenophon Kolkhların memleketindeki Giresun’dan sonra Mossynoiklerin ve uyruklarına girmiş olan Khalyblerin ülkesinden geçip, Tibarenlerin sahilde kısmen düzlük olan ülkesine (Giresun – Ordu arası bölge) geldiğini yazıyordu.6
Tibarenler, günümüzdeki Ordu kenti çevresinde yaşıyorlardı. Anabasis’teki bilgilere göre Ordu’ya çok yakın bir bölgede, Turnasuyu civarında yaşamışlardır. Tibarenlerin ülkesi, çok daha düzdü. Deniz kıyısındaki şehirleri daha az tahkim edilmişti. Tibarenlerin topraklarında Sinope kolonisi Kotyora vardı.7
Mosinoik ve Tibaren kavimleri, Asur kaynaklarına göre Kapadokya’nın güney-doğusunda Kilikya’ya kadar uzanan sahalarda oturdukları bilinen Moskilerle Tabalların soyundan gelmişlerdir. Tibarenler, dürüst, konuksever insanlar olup hayatları neşe ve eğlence içinde geçerdi.8
Skylax, Khalybleri Tibarenlerin batısında ve sahilde göstermiştir.9 Ondan bir asır sonra Ksenophon ise Khalybleri Tibarenlerin doğusunda ve iç kesimlerdeki dağlık bölgede gösteriyor. Skylax’ın Khalybleri anlattığı bölgede ise Paphlagonya ordusu vardı.10
Pseudo Skylax’a17 göre Mossynoikoi kavmi, Makrokephaloi’den (Makronlar) sonra gelmektedir ve bu insanlar dağlarda yaşamaktadırlar. Mossynoikoilerden sonra da Tibarenoi halkı ve sonrasında da Khalybesler gelmektedir (2012: 249).11
Khalybes kavmi, Küçük Armenia’nın doğusundan itibaren, Paryadres dağ silsilesi dahil Kerasos ve Kotyora kentlerini de kapsayarak Themiskyra yöresine kadar uzanan bölgede bulunmaktaydı. En büyük geçim kaynakları madencilikti. Demiri işlemekle ün salmışlardır. İşledikleri demir, deniz aşırı coğrafyalara ihraç edilmiştir. O kadar ki demir daha sonra ‘Khalyps’ olarak anılmıştır (Kınacı 2015: 213-214).11
Pharnakia’nın güney taraflarında sakin ve neşeli bir kavim olan Tibarenler vardır (W.Ruge, “Tibarenoi”, RE VI a/1, S.764-765.). Khalybler ve Mossynoiklere (Diodoros Sicilus, XIV,30,3-9.) komşu idiler. Tibarenlerin ülkesi düzlük idi ve sahil kesimlerinde müstahkem mevkileri vardı. Kotyora bir Helen şehri olup burası onların Tibarenler memleketinde bir kolonisi idi. Bunların yakınında Mossynoikler yaşamakta idi. Bunlar, Kerasos’un batısındaki ormanlık arazide Mossyn denilen ağaç kulelerde yaşıyorlardı (Plinius, Historia Naturalis, VI,III,10. Ayrıca bkz. Ammianus Marcellinus, İulianus, XXII, 8, 21,22.).12
Herodot, Tibarenleri Pers İmparatorluğu’nun 19. Satraplığına bağlı Moski, Mosynoik, Makron ve Marsalar ile birlikte 300 talant vergi verip (Moskhililer, Tiberanililer, Makronai, Mossyoikia ve Marsa üç yüz talant, on dokuzuncu hükûmet. III. 94), Yunanistan Seferi’ne katılan (VII. 78)13 bir halk olarak sayarken Xenophon, Onbinlerin, Tibarenlerin Kotyora kenti civarındaki ülkesinde üç gün kalıp yollarına devam ettiklerini belirtmiştir.14
Kotyōra ≈ Ordu. Sinōpē kolonisidir. (Ksen. Anab. V. 5. 3; 10; Diod. XIV. 31. 1; Arr. Periplus XVI. 3). Yörenin otokton halkı Tibaranosların arazisinde kurulmuştur (Ksen.Anab. V. 5. 3; Anonymi / Arriani, ut fertur / Periplus Ponti Euxini / 33 sat. 1-4). Bu civarda Paryadrēs Dağları kıyıya yaklaştıkları için kent geniş topraklara sahip değildi. Yine de toprakların çoğu özenle işlenmişti. Öyle ki Ksenōphōn (Anab. V. 6. 15-31) Koyōra’dan etkilenmiş ve burada yeni bir kent kurmayı düşünmüştü. İ.Ö. 183 yılına gelindiğinde Kotyōra sakinleri, Pontos Kralı I. Pharnakēs tarafından kralın kendi adına Kerasos (Giresun) üzerinde kurduğu Pharnakeia’ya göç etmek zorunda kalmışlardır. (Strab. XII. 3. 17 c. 547-548). Bu bakımdan Kotyōra, zamanla önemini yitirmiştir. Arrianus zamanında (İS. Ca. 131), ancak küçük bir köydür.15
Karadeniz sahili boyunca birbiri ardına devam eden diğer sıradağ zincirleri gibi kıyıya paralel uzanan Paryadrēs (Parkhal / Parkhar) Dağları, birçok ırmak tarafından yarılmış vâdilere sahipti. Buralarda Tibaranoi, Mossynoikoi, Kolkhoi ile eskiden Khalybes denen Khaldaioi kavimleri; önceleri Makrōnlar denen Sannoslar ve eski zamanlarda Kerkitēsler olarak adlandırılan Appaïtēsler ikamet ederlerdi (Strab. XII. 3. 18-19 c. 549; Amm. Marc. XXII. 8. 21; Plin. Nat. VI. 4. 11). Bu bölgede yaşayan insanlar tamamıyla vahşiydi. Bunlardan Tibaranoslar, Kotyōra sahil kesimindeki birkaç müstahkem mevkinin yanı sıra, kentin hemen üzerindeki Paryadrēs Dağları’nda yaşarlardı. Bölgeleri Mossynoikoi kavimlerine komşu olmasına rağmen, daha düzlük ve dolayısıyla daha verimliydi. Bu yüzden denizcilik, tarım ve hayvancılıkla uğraşırlardı (Ksen. Anab. V. 5. 2-6; ayrıca bk. Diod. XIV. 30. 7; Apoll. Rhod. Argon. II. 377).15
M.Ö. VIII. yüzyıl sonlarına kadar Mosklar ve Tibarenler Büyük Kapadokya’nın güneydoğu bölgesinin hâkim unsurunu teşkil ediyorlar; Kolkhlar, Halibler, Kokonlar (Mariyandin) ise Karadeniz’in güney kıyılarının egemen halkı olarak tanınıyorlardı.16
KAYNAKÇA :
1 KOCA, Uğur Tuna – Antik Dönemde Karadeniz Bölgesi’nde Yaşamış Halklar Hakkında Bir İnceleme, 3. Sınıf Lisans Öğrencisi, TOBB ETÜ, Fen Edebiyat Fak., Tarih Bölümü.
2 YEDİYILDIZ, B. / KAYNAR, H. / KÜÇÜK, S. – Orta Karadeniz Kültürü, OKK Sempozyumu Düz. Kom., I. Basım, Ankara, Kasım 2005, 722 sh.
3 ÇEBİ, Sıtkı – Karadeniz Bölgesinde Kavimler, T.C. Ordu Valiliği, İl Kül. ve Tur. Müd. Yay. – 2, Haziran 2006, 1. Baskı, Ordu, 145 sh.
4 ELİÇALIŞKAN, Murat – Trabzon İsminin Anlamı, Coğrafya Dünyası http://www.cografya.gen.tr/tr/trabzon/anlami.html
5 GOLOĞLU, Mahmut – Anadolu’nun Millî Devleti Pontos, Goloğlu Yayınları, 1973, 267 sh.
6 KARSLIOĞLU, Yusuf – Doğu Karadeniz Tarihi: Otokton Halkları ve Etnik Yapısı, The Universal Yayınları, Araştırma Kitapları No. 6, 1. Baskı, 2009, 694 sh.
7 BAŞ, Mithat – İlkçağ’dan Günümüze Ordu Tarihi, 2014, 488 sh.
8 ÇEBİ, Sıtkı – Ordu Tarihi ve 50. Yılda Ordu Şehri, OTSO Yayını No. 4, Ankara, 1973, 128 sh.
9 PSEUDO-Skylaks – Periplous, Çev.: Murat Arslan. Mediterranean Journal of Humanities, 2, 239-257, (2012).
10 BİLGİN, Mehmet – Doğu Karadeniz: Tarih, Kültür, İnsan, Ötüken Neşriyat, 2007, 280 sh.
11 İLTAR, Gazanfer – Uluslararası Giresun ve Doğu Karadeniz Sosyal Bilimler Sempozyumu: 09 – 11 Ekim 2008: Bildiriler, 1. Cilt, Giresun Belediyesi, 2009.
12 IŞIK, Dr. Adem – Karadeniz Bölgesinde Eskiçağ Halkları, Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 16, Aralık 2008, sh. 177 – 183.
13 HERODOTOS – Herodot Tarihi, Türkçesi: Müntekim ÖKMEN, Yunanca asliyle karşılaştıran ve sunan Azra ERHAT, Remzi Kitabevi, İstanbul, I. Basım, Aralık 1973, BFKD: 19, 881 sh.
14 ÖZTÜRK, Özhan – Tibarenler / Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasî Tarihi, Genişletilmiş 3. Baskı, Nika Yayınları, Ankara, 2016.
15 ARRIANUS – Arriani Periplus Ponti Euxini (Arrianus’un Karadeniz Seyahati), Odin Yayıncılık, Antik Kaynaklar Dizisi: 1, Hellence Çeviri: Murat ARSLAN, I. Baskı, Mayıs 2005, 204 sh.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.