son haberler

Eski Ünye İskelesi

Yayınlanma Tarihi: 19 Ekim 2018 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Alybě’ ve ‘Khalyb’ adlarının kökleri eski Anadolu dili Luvice’deki iki sözcükten gelmiş olabilir mi? Bunlar ‘tuz’ ve ‘deniz’ anlamlarına gelen ‘ali’ ile ‘iskele’ ve ‘kıyı’ anlamlarına gelen ‘kala’ sözcükleri. Bu sözcüklerin her ikisinin de birbirinden üç yüz yıl arayla anılan aynı yerin adına kök olduğu önerilebilir. Birincisini kullanan Homeros, hiç gitmediği ama deniz kıyısında olduğunu bildiği ülkenin “ali” sözcüğüne göre adlandırıldığını düşünüyor belki de?1

Ünye, öteden beri Karadeniz’in değil, belki Türkiye’nin en işlek limanlarından biri idi. Ünye’nin Türk halkı hemen umumiyetle gemicilikle temini maişet ettiklerinden uzak memleketlere seferler yapıyorlar; Tuna, İskenderiye, Yunanistan, İtalya sahillerini dolaşarak ticaret-i bahriye ile meşgul oluyorlardı. Hattâ meşhur 1870 Fransız muharebesinde Ünye gemicilerinin Ordu ile Ünye’den yüzlerce gemi fasulye yükleyerek Fransa’da sattıkları ve bu sayede Ünye’ye milyonlarca akça ithal etmiş oldukları rivayet edilmektedir.9

Şehrin 84 kilometrelik düzgün bir şose ile Niksar’a bağlı bulunması, Tokat ve havalisi tüccarının kolayca buraya gelmelerini sağlardı. Bu bölgelerdeki ihracat tâcirleri, tütün ve hububat gibi kıymetli emtialarını İstanbul ve diğer şehirlere gönderebilmek için en yakın deniz iskelesi olarak Ünye’yi tercih ederler ve mallarını develere yükleyerek kente gelirler, yaptıkları alışverişlerle şehre bol bol para bırakırlar ve buradan dış pazarlara ürünler sevk edilirdi.Ünye iskelesine 1800 yıllarından itibaren yabancı gemiler de gelmeye başlamıştı. Ünye’nin XVII. asrın ilk yarısında Boğdan, Eflâk, Kazaklar memleketi ile Suriye ve Anadolu’nun Karadeniz’de ticarî münasebeti temin eden bir alışveriş pazarı olduğunu oraları gezen seyyahlar yazmaktadır.5 XIX. yüzyılın ikinci yarısında Samsun Gümrüğü’ne tâbi üç gümrük ve iskele bulunmaktadır. Samsun Gümrüğü mülhakatı olan gümrükler Samsun, Ordu ve Ünye olmak üzere üç tanedir. Ayrıca Ünye Gümrüğü, 1 gümrük ve iskeleden oluşmaktaydı. Bunlar Ünye Gümrüğü ve Fatsa İskelesi’dir.6

Sahil kenti olması ve Orta Karadeniz’de bulunması, deniz ulaşımını da iyi bir noktaya getirmiştir. Böylece tersane, liman ve iskele üçlüsünü oluşturan ender şehirlerden biri haline gelmiştir. Osmanlı’ya savaş ve ticaret gemisi yapılması, ip, urgan ve halat dediğimiz ‘resen’ ihtiyacının donanma için karşılanması, kendir imalâtı, demir madeni işletilmesi ve yolcu taşımacılığı tersane ve liman varlığı yanında iskeleyi de zorunlu kılmakta idi.

Bahriye Nezareti’ne bağlı olan Ünye Limanı yanında, Belediye’nin kontrolünde bir de iskele yapılması deniz yolculuğunun bu tarihlerde hız kazandığının bir göstergesidir. Önceden Karadeniz sahillerinde yük ve yolcu taşımacılığı fazla yapılmadığından liman bu ihtiyacı karşılayabilecek kapasiteyi sağlıyordu. Ancak yük ve yolcuların artması, gümrük ve karantina işlerinin daha iyi takip edilebilmesi yeni bir iskelenin yapılmasını zaruri hale getirmiş ve Belediye iskele yapım işine girişmiştir. Ünye’ye iskele yapımı ile alâkalı Bahriye Nezareti’nin 13 Temmuz 1870 yılında Dahiliye Nezareti’ne gönderdiği yazıda, iskelenin Ünye için önemi ve iskelenin ne şekilde yapılacağı ve masrafların nasıl karşılanacağı belirtilmiştir (BOA ŞD 1826/3).2-5

Daha sonra gereği düşünülerek; iskelenin inşâsı mahallî ticareti genişleteceği ve gelip gitmeyi kolaylaştıracağı ve bunun inşâ masraflarının mahallî belediye idaresi tarafından ödenmesi kararlaştırılmış olup, tamir masrafları dahi mezkûr idareye ait olacağından dolayı, harcamaların karşılığı olarak iskeleye çıkacaklardan bir miktar vergi alınması işe uygun görülmüş ve bahis olunan tarifede bulunan vergilerin dereceleri dahi orta nispet dairesinde bulunduğundan, yazıldığı üzere yüksüz gidip gelen kayıklar hariç olduğu halde sair kayıkçı ve yolcular ile eşyadan tarife ile kararlaştırılan ücretin alınması için mahalline izin verilmesi ve bu iskeleye kayık yanaştırılmasının ve yük çıkarılmasının bir tür mecburiyet altında tutulmayıp, bunda herkesin serbest bırakılması hususunun dahi tavsiye hakkında mazbata tazminine karar verilmiştir (BOA ŞD 1826/3).2-5

1870 yılında yapılan iskele, devamlı kullanıldığından dolayı 5 yılda yıpranmış ve harap bir hale gelmiştir. İskelenin yeniden yapılması ihtiyacı doğmuş ve 20 Haziran 1875 yılında gündeme gelen iskele, 1870’de Belediye Meclisi tarafından inşâ edilip ‘mürur zaman’ yani zamanla harap olduğundan, bunun için 5.980 guruş tamir masrafı olacağından, bu paranın Belediye Sandığı’ndan karşılanması ve bu sandığın paraları da insan, hayvan ve eşyalardan alınan vergilerle toplanacaktır (BOA ŞD 1829/12).2-5

1870’te, Ünye İskelesi’nden alınması kararlaştırılan Vergi Pusulası şu detayları ihtiva eder: Gelip, giden yolcu – 20 para, At hayvanı – 2 para, İstanbul’dan gelen eşya sandıkları – 20 para, Şeker fıçısından – 10 para, Balya denginden – 1 para, Pirinç çuvalından – 5 para, Aktarma mısırdan (her kileden) – 1 para, Kendir dengi – 5 para, Şişe sandığı – 20 para, Çelik sandığı – 5 para, Çam sandığı – 5 para, İçki fıçısı – 1 para, Gaz yağı – 5 para, Sabun çuvalı – 5 para, Çivi fıçısı – 5 para, Kına çuvalı – 5 para, Elma sandığı – 20 para ve yüklü olarak gelip, giden merakib-i bahriyeden 1 guruş (BOA ŞD 1829/12).2(1 krş, 40 paradır; eski delikli 2,5 krş da 100 para idi.)

1870 yılında inşâ edildiğini güvenilir kaynaklardan öğrendiğimiz Eski Ünye İskelesi’nin yapım tarihinden önce Ünye’deki mevcut iskelelerin detayları hususunda yeterince bilgi sahibi değiliz. “Melik Gazi’nin torunu Melik Yağıbasan (1142 – 1164) Sivas’ın, Tokat’ın kervan yolu ile iskelesi olan Ünye’yi de devleti içersine almıştır” biçimindeki tespit ettiğimiz benzer birçok tarihî bilgiler iskelenin mahiyeti hakkında bilgi vermemektedir.

Ord. Prof. İ. Hakkı UzunçarşılıBüyük Osmanlı Tarihi’nde “On altıncı ve on yedinci asırlarda Karadeniz sahilinde en mühim ticaret iskelesi Ünye (İnavus) olup, Boğdan, Eflâk, Kazak ve Karadeniz havzası tüccarları Diyarbakır’dan ham kırmızı ipek sahtiyan ve Haleb’den Dirayi ve mavi Futa ve saire getirirler ve bu iskelelerde muamele yaparlardı.” demektedir(Antakya Patriki’nin Seyahatnamesi – Kitabü’r-rıhle).

1720’de İstanbul’un Anadolu yakasında Trabzon Eyâleti’nin batı yönündeki sınırı olarak kabul edilen Giresun’un hemen yanındaki Batlama Deresi’ne kadar olan bölge içerisinde yer alan İnebolu, Benderekli (Ereğli), Amasra, Bartın, Sinop, Samsun ve Ünye İskeleleriSinop İskelesi ve tevabii gümrük mukataası” adı altında İstanbul ve Galata ve tevabii gümrüğü mülhakatı içerisinde yer almakta ve bu bölge içerisindeki iskelelere emtia ve eşya getiren tüccarlar İstanbul gümrük satışına göre gümrük vergilerini eda etmekteydi.6

Ünye ve Terme İskeleleri’nin Samsun İskele Gümrüğü merkezli “mukataa-i gümrük-i iskele-i nefs-i Samsun maa tamga ve derya ve gümrük-i kaza-i (…) ve Terme ve Ünye” adı altında Sinop İskelesi gümrük mukataası ve tevabii gümrüklerinden ayrılarak ayrı bir mukataa halinde 160.000 akçe yıllık değer ile işletildikleri görülmektedir. Ayrıca, XVIII. yüzyılda Tokat basmaları Samsun, Ünye ve Sinop İskeleleri vasıtasıyla Karadeniz’in kuzeyine kadar götürülerek bu bölgede Fransız yünlü dokumalarına rakip olmuşlardır. 1730’lu yıllarda İstanbul gümrükçüleri, Trabzon İskelesi’nden hareket eden tüccar ve gemi sahiplerinin Ünye, Samsun ve Sinop İskeleleri’ne uğramaları halinde gümrük vermeden Kırım ve Tuna taraflarına gitmelerine karşıydılar.6

Trabzon Vilâyeti dahilinde iskele ve gümrüklere, hakları olmadığı halde bazı kimseler tarafından müdahaleler oluyordu. Bu müdahaleler, kendi gelirlerine kanaat etmeyerek daha fazlasına sahip olmak isteyenlerce gerçekleştiriliyordu. Bunların resmî (muhassıl, züema, tımar erbabı, evkaf zabitleri, malikâne mutasarrıfları gibi) sıfatları bulunuyordu. Gerekçeleri olan elde ettikleri fermanla, gümrük ve iskelelerin gelirleri olan vergileri zapt etmek istiyorlardı. Bu davranışlar tüccar zümresini tedirgin ettiği gibi devlet malına da zarar getiriyor ve sâdır olan emirlerle ilgili görevliler sık sık uyarılıyorlardı.8

25 Ağustos 1844 yılında Ünyeli Kunduzoğlu Mehmed isimli kaptanın sahibi olduğu Şethiye Berik adlı geminin sahipleri, Kozlucak İsmail, Ünyeli Salihoğlu Mustafa Yazıcı ve Hafız Salih’e verilen sened-i bahrîde “Mezkûr geminin bu defa Ünye iskelesinde inşa olunmuş olduğu tahkik ile anlaşılmış olup” ifadesi yer almaktadır.Ünyeli Hanhanoğlu Murtaza adlı kaptanın kullanmakta olduğu 9 bin kile yük taşıyan Şethiye Berik tâbir olunan 25 zira uzunluğundaki geminin 40 parça itibariyle 10 parça hissesi de adı geçen kaptanın malı olarak, Ünye İskelesi’nde inşa olunmuştur.

04 Ağustos 1904 tarihli Servet-i Fünûn Dergisi’nde “Kasabanın müessesat-ı medeniyye ve diniyyesi ahiren inşasına muvaffak olunan Ortaçarşı Cami-i şerifi, kadimen mevcut bir Hükûmet Konağı, Askerî Dairesi, Depo, Telgrafhâne, Beledî ve Liman Dâiresi gibi ebniyelerdir. Bu son senelerde Belediye’ye ait olmak üzere demirden bir iskele vücuda getirilmiş ve Taşbaşı mevkiinden Rum Mahallesi’nin dere ağzına kadar sahil bahri takiben 250 metre tûlünde bir de rıhtım yapılmıştır.” denilmektedir.

Rıfat ILGAZ, babasının Terme’de memur olduğu 1925’te Ünye’de oturmuş ve çocukluk günlerini burada geçirmiş. Reşitpaşa Vapuru ile İstanbul’dan Ünye’ye gelmekte olan kardeşini iskelede karşılayıp, birlikte, Çınarlı Kahve’nin önünden faytona binerek, Millet Bahçesi‘nin yanından yokuş yukarı evlerine doğru yol alışlarını ‘Sarı Yazma’ adlı eserinde anlatmıştır.

  1. Bahattin Bey’in 1930 yılında yayımlanan ‘Resimli Ünye Rehberi’nin ‘Umumî Malûmat’ bahsinde şu bilgiler vardır : Ünye, sahil kazaların içinde en işlek iskelelerden mâduttur. Vapurlar 3 mil mesafeye demirler. 47 metre tulünde bir iskelesi vardır ki motörler ve bilcümle kayıklar bu iskeleye yanaşırlar.9

Cumhuriyet’in 10. Yılında Ordu İlinde Millî Eğitim’ adlı eserde “Ordu’nun biri yolcu, diğeri yük için iki; Fatsa ve Ünye kazalarının da birer iskelesi vardır.Bu iskelelerde yolcu ve yüklerin tahmil ve tahliyesi müşkülâtla yapılmaktadır.Bu iskeleler çapraz demirli ve üst tarafı ahşap olup, gün geçtikçe haraba yüz tutmuş,fennî teçhizata mâlik olmayan iskelelerdir. Bu limanlar açık bir deniz mahiyetinde olup,fırtınalı zamanlarda gemiler demir atamaz. Dalgalı zamanlarda yolcular müşkülâta dûçar olur.” bilgileri yer alır.

  1. yüzyılın sonlarında Ünye İskelesi’nin oldukça işlek olduğu ve ticaretinin yoğunluğu Trabzon Salnâmeleri’nden öğrenilmektedir. 20. yüzyılın başında şimdiki İş Bankası hizasına taşınan iskele, 1937 yılında yeni bir düzenlemeyle birlikte kullanıma açılmıştır.

Emine ALTUNEL, 1939/40 yılları için hazırladığı Mezuniyet Tezi’nde şu bilgileri verir : “Vapurlar sahile 1,5 mil ve mesafede otururlar, beş kulaçta demirlerler. İskelesi 125 metre uzunluğunda olup, yarısı beton ve yarısı da tahtadır. Azamî otuz tonluk motorlar iki metre derinlikte olan bu iskeleye yanaşırlar. Yıldız ve Poyraz estiği zaman müthiş bir fırtına olur. Bu esnada limanda bulunan vapur ve motorlar barınamayarak Sinop Limanı’na veya yakınında bulunan Vona (Perşembe) Limanı’na iltica etmek mecburiyetinde kalırlar.”7

1950’li yıllarda deniz acentesi olan Hüsrev Yürür ve Fransızların acentelik verdiği tüccarlar, Ünye’nin el ve tarım üretimini dışarıya satmaktaydı. İskelede ilk fındık yüklendiği zamanlar, tüccarın ilk çuvalı kurdelelerle süslenir, taşıyan işçilere bahşişler dağıtılırdı.

Mustafa Kalafat anılarında; “57’de Kasım Gülek geldi, o zaman İsmet Paşa’nın genel sekreteri idi. Bizzat iskelede karşıladık. Ayağımızda çarık, sırtımızda heybe… Siyasiler ileri gelenlerin evlerinde kalırlardı.” der.

Eski Devlet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel‘in ilk tahsil yılları, 29 Haziran 1960 tarihli Vatan Gazetesi’nde şöyle anlatılır : “Babam subaydı. Ben, bir yaşında Erzurum’dan çıkmış ve babamın tâyin edildiği Ordu şehrine getirilmişim. Ordu’da on yıl kadar kaldık. İlk tahsilimi orada yaptım. Babam vazifelerde dolaşırken ailemiz Ünye’de yerleşmişti. İşte Ünye’de bulunduğumuz sırada babam Balkan Harbi’nden döndü. Biz üç kardeştik. Kendisini karşılamak için iskeleye gittik. Aldık, eve getirdik.”

Ünye Limanı’nı kontrol eden görevlilere doğal olarak ihtiyaç vardı. Araştırmacı Yaşar ARGAN, 1881 – 1902 tarihleri arasındaki Ünye Liman Reisleri’ni Trabzon Devlet Salnâmeleri’nden bize aktarırken2, diğer bir Ünyeli Araştırmacı İrfan DAĞDELEN de Deniz Müzesi arşivinde 4781 envanter numaralı Liman Defterleri tasnifine dayanarak 1883 – 1896 yılları arası Ünye Liman Reisleri ile Ünye Liman Riyaseti’ne bağlı diğer reislikleri vermiştir.3Ünye Liman Başkanı Sayın İsa PEHLİVAN’ın verdiği bilgiler ve şahsımın tespitlerinden ortaya çıkantüm bilgileri birleştirdiğimde şu liste ortaya çıktı :

1881 tarihinde Ünye Liman Reisi Sol Kolağası rütbesiyle Hafız Ali Efendi, H. 1301 – M. 1883/84’te Ünye Liman Reisi Mustafa, Ünye’ye tâbi Fatsa Liman Reisi Mehmet, H. 1302 – M. 1884/85’te Mehmed, H. 1304 – M. 1886/87’de Ünye’ye tâbi Terme Limanı Reisi Salih, H. 1305 – M. 1887/88’de İbrahim, 1888’de Dilaver Efendi, H. 1307 – M. 1889/90’da Ali, 1892’de Dilaver Efendi, 1893 – 1895’te Mustafa Efendi, H. 1313 – M. 1895/96’da Ünye’ye tâbi Fatsa Limanı Reisi Osman, 1898 – 1900’de Mustafa Efendi, 1901’de Ahmed Efendi ve 1902’de Ahmed Kapudan’dır.

28 Aralık 1913’te Abdurrahman BENLİOĞLU, Liman Başkanı Muammer İŞGÜDEN, 70’li yıllarda Sükuti Bey,1978’de Muhsin YAVUZ görevi birakır, 1978 – 1982 yılları arasında Hüseyin BEKARLAR, 1982/86’da Mehmet AYDIN, 25.12.1986 – 16.06.1992’de Cemal EROĞLU, 16.06.1992 – 16.10.1996’da Ali CÖMERT, 16.06.1996 – 17.01.2001’de Orhan İsmail KORTİKOĞLU, 17.01.2001 – 15.07.2003’te Ünye Liman Başkanı Şükrü GÜLAYve 15.07.2003’ten günümüze Liman Başkanlığıİsa PEHLİVAN Beyefendi’nin uhdesindedir.4

İskelelerde yolcuların takibini acenteler yapmaktaydı. Bunları üstlenmek için İskele Komisyonu kurulmuştur. İskelenin kontrol ve güvenliği ile bakımı çok önemli bir iş teşkil ediyordu. 1902 yılında İskele Komisyonu’nda Mülâzım Tahsin Efendi ile Zabıta Memuru Reşid Efendi’nin görev yaptıklarını görmekteyiz (Trabzon Vilâyet Salnâmesi 1320, sh. 257).2

Ünye İskelesi’nde İdare-i Mahsusa Acente Vekilleri ve Kâtipleri yıllar itibariyle şunlardı : 1888 – 1892’de Acente Vekili Mehmed Efendi, Kâtibi İbrahim Efendi; 1893 – 1895’te Mehmed Kapudan ve İbrahim Efendi; 1898’de Ömer Efendi ve İbrahim Efendi; 1900’de Acente Vekili Hacı Süleyman Efendi; 1901’de Ömer Efendi; 1902’de Ömer Efendi ve Hamdi Efendi’dir.21902’ye kadar Ünye’de Osmanlı Devleti Acentesi yani İdare-i Mahsusa Acentesi çalışırken, o tarihten sonra Gürcü, Rus, Fransız ve İtalyan Acenteleri’ni de Ünye İskelesi’nde görmekteyiz. 1902 tarihinde İdare-i Mahsusa Vapur Acentesi Vekili Ömer Efendi ve Kâtibi Hamdi Efendi; Gürcü Acente Vekili Karakaşyan ve Kâtibi Minas Efendi; Rus Acente Vekili Parsahyan ve Kâtibi Artin Efendi; Fransız ve İtalyan Acente Vekili Öksüzyan ve Kâtibi Tanyos Efendi’dir. Osmanlı Acentesi haricinde diğer acentelere Ünyeli gayrimüslimlerin ve Ermenilerin baktığını görmekteyiz.6

Liman Reisliği’nin yeni iskele girişindeki tek katlı beyaz badanalı binası Liman Başkanı Cemal EROĞLU’nun binanın muhafazası için yeterince mücadele verememesi ve Belediye Başkanı İnşaat Mühendisi İsmail CERRAHOĞLU döneminde(26.03.1984 – 26.03.1989 ANAP) yıkılması akabindearşiv evrakı belediye binasına taşındı. Sonra Belediye Sineması karşısındaki Gümrük Deposu’nanakledildi ve akabinde 1997’de şimdiki Liman Başkanlığı binasına geçildiğinde arşiv evrakınıntetkik olunamayacak biçimde zarar gördüğü anlaşıldı!

Tarihî coşku ve perspektiften Ünye İskelesi’ne vefa duygularımızla.. esen kalınız…

 KAYNAKÇA :

1MİSTEPE, M. Ufuk – Tarihte Ünye Adları, Ünye Vizyon Gazetesi, 03.11.2009, Yıl: 1, Sayı: 2.

2ARGAN, Yaşar – İpek Yolu ve Ünye, Ünye Kent Araştırmaları Serisi 1, İstanbul, Ocak 2004, 176 sh.

3DAĞDELEN, İrfan – Ünye’de Deniz Kültürü Gün Yüzüne Çıkıyor, 17.04.2010. http://www.haberordu.com/yazar.asp?yaziID=2272

4MİSTEPE, M. Ufuk – Ünye İskelesi’nin Müdavimleri, Ünye Vizyon Gazetesi, 2010.

5DOĞAN, Osman – Tarih Boyunca Ünye, sh. 198 – 199, Ünye Belediyesi Kültür Yayınları 3, Samsun, 2003, 514 sh.

6DOĞAN, Osman – Karadeniz’de Bir Boğaziçi Ünye, Ünye Kent Araştırmaları Serisi 2, İstanbul, 2006, 384 sh.

7ALTUNEL, Emine –Ünye Kazası Monografyası, İstanbul, 1940, 27 sh.

8GÜLER, İbrahim – XVIII. Yüzyılda Trabzon’un Sosyal ve Ekonomik Durumuna Dair Tespitler, Trabzon, 1998, sh. 335.

9GÜLER, M. Bahattin – Resimli Ünye Rehberi, Resimli Ay Matbaası T.L.Ş., İstanbul, 1930, 80 sh.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku