son haberler

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-3

Yayınlanma Tarihi: 30 Ocak 2017 okunma

Ertan ALP alpertan2006@hotmail.com

XVII.Patiska,yitirdiklerimizin aynasında varlığımıza varlık katan geçmişin anne ve kardeş yüzüdür.

Aslında o tükenmez “Şairin hayatı şiire dahil.” sözünün en gerçekçi imgelerinden birini oluşturur Akçiçek.Geçmişin tortusu,kendi varlığını sınayan ve anlamlandırmaya çalışan ölümlü insanın aynasında her an namluya sürülmeyi bekleyen bir yitiriliş kurşunudur.Akçiçek’in şiirinin temelinde gördüğümüz anne ve çocukluk motifi onun şiir evreninin sarsılmaz yapısını da oluşturur.Geçmiş,şimdiye o varlık ve benlik tozlarını daima savurur.Yaşam çizgisellik ilkesinde bir aldatmacadan ve kurgusallıktan ibaretse de dağın arka yüzünde unutulan yaşanmışlıklar,bilinç altının dizginlenemez tekinsiz şarkıları karmaşık bir eğrisellikte Akçiçek’i yine doğaya fırlatır.Doğa,bu topal günlerin kuşatmasından dinginliğe doğru bir kaçıştır.

XVIII.Patiska,Türkçeye sığınan bir yüreğin Dağlarca kumaşıdır.

Belki de İrfan Yıldız’ın Akçiçek için söylediği “Sevdiklerinden acı buketler derliyor.”(1) belirlemesi “Türkçenin Kesip Attığı Tırnak“ı açımlıyor.Yanlış hatırlamıyorsam Yusuf Alper söylemişti bir söyleşisinde:”Bütün şiirlerinde özünde ve psikolojik arka planında benliği ve varlığımızı saran bir hüzün ve acı vardır.” mealinde hatırladığım bu sözler Akçiçek’in şiir evrenindeki köşe taşlarını da anlamamızı kolaylaştıracaktır.”Virane bahçelerde yapraksız ağaç” imgesi bile onun psikodinamiğini anlama ve çözümlemede bir ip ucudur sanki.Birinci sığınağı anne ise Akçiçek’in çocuk ve çocukluktan sonra gelen en önemli sığınağı sevgisine ve merhametine sığındığı,ailesinin süt harcı Türkçesidir.Ruhundaki o ayrık tortuları temizlemeye çalışan ,o boynu bükük karanfil hüznü Türkçesi de hep sığındığı doğanın kardeşi oluverir birden.Martı kanadına sığınan güvercin,gemi mezarlığında artık gerçekliğini ve etkisini yitirmiş ıslak çakıl taşı yalnızlığı gülün uğultusundan kalbin uğultusuna evrilir.Burada Türkçenin merhametine sığınmak,yaşamın daraltıcı dehlizlerinden kopup Dağlarca’nın ektiği sevgili şiir Türkçesinin bakışlarına sığınmak gibidir.

XIX.Patiska,Akçiçek’in evren alfabesinin ilk harfinin aşk yüzüdür.

     Bir söyleşisinden hatırlıyorum “evren alfabesi” sözünü.Her şairin olduğu gibi Akçiçek’in de kendine özgü bire evren alfabesi vardır.Bu alfabe alegorik bir nitelik taşır,onun şiir alfabesini de oluşturur.Ona göre “evren alfabesinin ilk harfi Elif’le başlar.” Şöyle devam eder söyleşide Akçiçek:“Elif’le yola çıkmanın sorumluluğunu her alanda hissediyorsunuz.Evrensel çocuk sevgisi odaklı bir kaderi yeryüzünde kimseyle paylaşmadan,o kaderin bedenime yüklediği vicdani hassasiyetin izlerini yolculuğumun sonuna kadar yüksünmeden taşımaya gönüllüyüm.Bu bir tercih değil.Fıtratımın gereği.”(2)Aslında bu harf,evrensel çocuk sevgisinin ve çocuk imgesi odaklı yazmanın da sembolüdür.”İçindeki çocuğu konuşturan” şair,derin anlamlar içeren ve tüm aşkların kapısından girmek için şart koşulan bu çocuk sembolünün izinde zamanın özgür yanını yine çocukla bütünler.Elif bir çocuk imgesi olarak çocuk yüreğinin uğurudur.Bu çocuk dili ayrıca zamana ve doğaya da hükmeder.Hayatın dizginlerini hep çocuklar tutsa,vicdan sokaklarında özgür geyikler dolaşsa hep!

XX.Patiska,çocuğun birinci şahısta çektiği acıların özetidir.

Salih Okumuş’un şu tespiti Akçiçek’in bütün şiirlerine olan imgesel algımı hep bir noktaya topluyor hep:”Akçiçek şiiri çocuk merkezlidir.Şiiri birinci şahıs olan çocuğun ağzından söyler.Bu çocuk kendinden kaçan,ürkek,sıkılgan ve yaralı bir tarafı olan bir çocuktur.”(3) “Kenar Payı” belki de bu yaralı tarafın anne imgesiyle bütünleşmiş bir dışavurumudur.Çocuk ve çocukluk acıları tüm algımızı bu zaman dilimine indirgerken hayatı “çocukluğundan henüz dönmüş bir baba” imgesiyle algılarız biz.Bu mutsuz ve yalnızlaştırılmış çocuk imgesi doğanın onarıcı gücüne sığınır her zaman olduğu gibi.Annenin bir ağzı ile öpmesi,üstüne yakışan savruk yağmur ve ellerinde buluşturduğu yakın denizler bu acı halinin yabancılaşmaya karşı verdiği kendisiyle barışık olma savaşıdır.

Yararlanılan Kaynaklar

1- İrfan Yıldız,Modern Ordu Şairleri,Serüven Yayınları,Kasım-2011,s.68.

2- Gökhan Akçiçek,Ordu Şairleri Antolojisi,Kumdan Yazılar Kitaplığı,Şubat-2008,s.119.

3-Salih Okumuş,Cumhuriyet Döneminde Ordulu Şairler Antolojisi,Serüven Kitap,2010,s.174.

 

 

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”sından Gül Uğultuları-5

24 Şubat 2017 okunma
XXIII.Patiska,bir babanın daha sonra uçup gitmiş bir öpücüğünün tende uyumasıdır. Baba,ömrün yitiği ise anne bu yitiğin ömür mersiyesidir.Bütün yitikler bir güzü çağrıştırır şaire.Baba giderse sözcüklerin omurgası düşer,giden anne ise eğer... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-4

3 Şubat 2017 okunma
XXI.Patiska,bir aile fotoğrafında kardeşini yitiren şiirdir. Akçiçek,kardeş sevgisini varlığının oluşturduğu şiirsel gömleği şiirlerine giydiren ender şairlerdendir.Acıyı şiirin ontolojik sorunlarından ve gerçekliklerinden biri haline getiren... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI-2

20 Ocak 2017 okunma
XI.Patiska,doğayı anlamaya çağıran bir şairin gül uğultusundaki dildir. Uğultu belirsiz ve gizemlidir.Yaşanılan gerçekliği tam olarak anlamlandıramamamın yarım sesidir.Onun şiirinde bazen insanlar da uğultuludur.İçimizde edindikleri yer,öznenin... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI

13 Ocak 2017 okunma
I.Patiska,sevgilinin “saçlarına dadanan kırlangıç sürüsü”dür. Anıların bireyin iç dünyasında oluşturduğu dinginlik hali…Sevgilinin yaşamı,zamanı ve mekanı güzelleştirme şarkısı…Tematik anlamda yaşadığı ve şiirinin iç... Devamını Oku

ÇOCUKLAR KANAMASIN ALLAH’IM…!

30 Aralık 2016 okunma
Hangi kandan olup olmadığınız kana yüklediğiniz değerlerle doğru orantılıdır… kan ağlamak kan akıtmak kan akmak kan alacak damarı bilmek kan başına çıkmak kan beynine sıçramak kan boğmak kan çekmek kan çıkmak kan dere gibi akmak kan gelmek kan... Devamını Oku

Gençliğin Şiir Algısı Bağlamında Hızla Kana Karışan Bir Seçki:”Gece Uçuşları”-2

30 Kasım 2016 okunma
İshak Reyna, çağdaş şiirin birikimlerini gençler için toplumsallaştırmaya çalışırken özellikle zamanının büyük bir bölümünü okul tipi öğrenme süreçlerinde geçiren gençlerimizin okulda edinemedikleri şiir okuma ve şiir kültürü edinme... Devamını Oku

GENÇLİĞİN ŞİİR ALGISI BAĞLAMINDA HIZLA KANA KARIŞAN BİR SEÇKİ:”GECE UÇUŞLARI”

28 Ekim 2016 okunma
Modern tüketim toplumlarının en gizli öznesi günümüz gençliğinin farklı toplumsal sınıflarda oluşturduğu kültür algısı şiiri nerede konumlandırıyor?Eğer kültürel bağlamda bir post-modernizmden bahsedilecekse modern bireyini dahi bir sanat algısı ve... Devamını Oku

Bakış Dışı

14 Ekim 2016 okunma
tek göz gerçekleri görürü iki göz yalanları bir gözümü çıkardım rüyaya dalmak için ölürken bir gözümü ekledim sancılı yüreğime başka gözler de düştü oradan buradan gözlerimin içine göz okyanus,göz uzak denizleri sessizliğimizin en çok seni... Devamını Oku

Şiir Günlüklerinden-27

7 Ekim 2016 okunma
Temiz Sığınak “Gidin ölüme dek şiirler okuyun.Çünkü temiz kalacağınız başka bir olanağınız yok.”(Şükrü Erbaş) “Şiir Bizde Olandır…” Bugün okula yeni başlayan 9. sınıf öğrencilerine Behçet Necatigil’in... Devamını Oku

Kesme’ce

30 Eylül 2016 okunma
Her gün birbirimizi dünya olarak kesiyoruz zaten.Kurumlardan kesme’yi kaldırsan ne olur? İlişkileri kesiyoruz,toplumdan daha fazla soyutlanıp yalnızlığımıza daha fazla sığınıyoruz.Aileden kesme’yi kaldırsan neye yarar? Bazen sinirden fotoğrafları... Devamını Oku