son haberler

Kurtuluş Savaşı’ndan Alınan Güç

Yayınlanma Tarihi: 21 Aralık 2018 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Kıbrıs Barış Harekâtı hazırlığı sırasında silâh sistemi olmayan eğitim uçağına, roketatar sisteminin montajını kısa sürede yapmasına yönelik; “Kurtuluş Savaşımız nice yaratıcı olaylarla dolu. Gücümüzü eğitimden ve buradan alıyoruz” diyen hemşehrimizEmekli Hava Astsubay Kıdemli Başçavuş Yılmaz ÇAYIREZMEZ’leSayın Serdar ÖZTÜRK’ün yaptığı röportajı1 sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kıbrıs Türk Barış Harekâtı’nın 44’üncü yıldönümündeyiz. 20 ve 21 Aralık 1963’de Akdeniz’de bir ada olan Kıbrıs’ta toplumlararası çatışmalar başlamıştı. Çatışmalarda 364 Kıbrıs Türkü ve 174 Kıbrıs Rumu hayatını kaybetti. 21, 22 Aralık’ta Ayvasıl’da Türklere saldırılması, 24 Aralık’ta yapılan Kumsal baskını… Kıbrıslı Türklere karşı başlatılan silâhlı saldırılar tarihte Kanlı Noel olarak anılıyor.

25-26 Aralık 1963’te Lefkoşa’da geçen olaylarda, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nda görevli Binbaşı Nihat İLHAN’ın iki ay önce yanlarına aldırdığı ailesinin içinde bulunduğu ev, EOKA‘ya bağlı Rum çeteciler tarafından basıldı ve ailesi burada kurşuna dizilerek öldürüldü. Katliamın yapıldığı bu ev, Barbarlık Müzesi olarak yaşananlardan bugün de ders çıkarılmasını sağlıyor. Kıbrıs’ta var olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ayıran bölge saptanarak 30 Aralık 1963’de Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan hükûmetleri Yeşil Hat Antlaşması’nı imzaladı. Yeşil Hat’ın bugünkü sınırları 1974 yılındaki Kıbrıs Harekâtı ile belirlendi.

Biz aslında savaş için değil, barış için; yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz. Türkiye’nin Kıbrıs’ta barış, kardeşlik ve özgürlük için giriştiği harekât, bu sabah erken saatlerde başlamıştır.” Bu sözleri 20 Temmuz 1974 sabahı, dönemin MSP / CHP Koalisyonu 37.Türkiye CumhuriyetiHükûmeti’nin Başbakanı Bülent Ecevit söyledi.

Bu harekâtın hazırlığının yapıldığı sıralarda Konya’da yaşayan ve eğitim uçaklarının her türlü bakım, kalite kontrol, montaj gibi birçok alanında uzman olan Astsubay Kıdemli Başçavuş Yılmaz ÇAYIREZMEZ’den Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın bir talebi oldu. Yılmaz Çayırezmez, Kıbrıs Barış Harekâtı hazırlığı sırasında, silâh sistemi olmayan eğitim uçağına, roketatar sisteminin montajını, çok kısa bir zamanda atış testini yaparak kazandırdı. Daha sonra diğer 25 uçağa da bu sistem uygulandı.

Çayırezmez, “Kurtuluş Savaşı’mızda, top namlularına uymayan mermi kovanları, torna edilerek kullanılmıştı. Kurtuluş Savaşımız, bu örnek gibi nice yaratıcı olaylarla dolu. Biz de inancımızı ve gücümüzü eğitimimizin yanı sıra buradan alıyoruz” diyor. Yıllarca yaptığı hizmetlerden dolayı Hava Kuvvetleri Komutanlıklarından çok sayıda teşekkür ve takdir belgeleri alan Emekli Astsubay Kıdemli Başçavuş Yılmaz Çayırezmez, 9 Eylül Gazetesi’ne konuk olarak o günleri anlattı.

Serdar ÖZTÜRK – Sizi okurlarımıza tanıtalım.

YılmazÇAYIREZMEZ– 1935 yılında Çarşamba ilçesinde doğdum. Babamın kütüğü nedeniyle doğum yerim Ünye diye geçiyor. İlkokul, ortaokulu Ünye‘de okudum. 1955 yılında Hava Teknik Okullar Komutanlığı Uçak Makinist Okulu 74’üncü dönem mezunuyum. Hava Kuvvetleri’nde Bandırma, İzmir, Merzifon’da uzun yıllar çalışıp ülkemiz savunmasına hizmet ettim. Savaş uçaklarının bakımlarının yanı sıra bu alanda atölye şefliği, montaj, teknik kontrol ve kalite kontrol şefliği, eğitmenlik yaptım. 1987 yılında da emekli oldum.

ÖZTÜRK – Kıbrıs Barış Harekâtı öncesi yaşanan gerginlikte sizden bir gecede yapmanız istenen neydi? Sekiz saat gibi bir zamanda sizden isteneni hangi koşullarda ve nasıl gerçekleştirdiniz?

1967 yılı Aralık ayında, Kıbrıs gerginliği yaşanıyordu. Durumlar kritikti. Benden istenen..bir gecede T-37C eğitim uçağına roket atma kabiliyeti kazandırılmasıydı. T-37C eğitim uçakları, Konya Üssü’nde yer alıyordu ve mevsimin kış olması nedeniyle kar diz boyuydu. 25 adet T-37C uçağı ile birlikte Gaziemir’e geçiş emri verildi. Bakım ekibi olarak hemen geçiş sandıklarını, gerekli yedek malzemeleri ve takım çantalarımı hazırladım. Tüm bunları komutanlıktan gönderilen iki C-47’ye yükledik. Bu arada Gaziemir’e havadan götürülecek T-37C uçaklarının pistten kesilmesinin hemen ardından, biz de C-47’lerle kalktık. Gaziemir Meydanı’na indiğimizde hava kararmıştı. Gaziemir bu geçişin ani olması nedeniyle hazırlıksızdı. Misafir personel, akşam yiyecek bir şey dahi bulamamıştı. Üs fırını harekete geçirildi ve karınlarımızı doyurduk. Gelen personelin yatak sorunu da pilot adayları için yeni yapılmış yatakhaneler açılarak çözüldü. Bu koşuşturma ve yoğunluktan sonra iyi bir istirahat ortamı bulmak bizleri mutlu ettti. Bu duygular içerisinde yataklara girip tam uykuya dalmıştık ki yatağımın sarsılmasıyla uyandım. Saat 24.00 civarıydı. Bir arkadaşım birlik komutanının beni acele çağırdığını söyledi. Giyinip komutanın yanına gittim. Komutan benden sabaha yetiştirilmek üzere 25 adet T-37C uçağına 2.75’lik roket atar sistemi yapmamı istedi.

ÖZTÜRK – T-37C’nin bir eğitim uçağı olduğunu belirtmiştiniz ve sizden eğitim uçağının roket atar hale dönüştürmeniz mi istendi?

Evet. T-37C uçaklarında sağ ve sol kanat altında iki adet 125 Lb’lik bomba salanından başka savaş yükü taşıyacak hiçbir imkânı yoktu. Hemen Uçak Bakım Subayı Yüzbaşı Ferruh Sarıkaya ile uçağı açtık. Elektrik ve silâh sistemlerini inceleyerek bu tadilâtın yapılabileceğini gördük. Ancak, bomba salanlarının sökülerek yerlerine 2.75’lik roket kızaklarının adapte edilmesi ve ihtiyaç duyulan elektrik sistemlerinin döşenmesi gerekiyordu. 25 adet T-37C uçağında bunu yapmak için zaman çok kısıtlıydı. Ancak elbirliği ile lüzumlu olan kablo, kablo başlığı gibi birçok malzemeyi tedarik ettik. Kaportacı bir arkadaşla birlikte işe koyulduk. Sabah saatler 8.00’i gösterdiğinde 25 adet T-37C uçağının her kanadı, 8’er adet olmak üzere 16 roketi atacak şekilde harekâta hazır hale geldi.

ÖZTÜRK – Sekiz saatte yaptığınız bu çalışma ile hemen verim elde ettiniz mi?

Roketlerin atışını denemeliydik çünkü henüz uçağın süratine ve gücüne göre verimli olup olmayacağı meçhuldü. Bu denemenin de havada yapılması gerekiyordu. Nişan alma durumu denenmeliydi. Roketler uçaklara yüklendi. İzmir Körfezi’ndeki küçük bir adacığa emniyet tedbirleri alınarak, 220 lt’lik hedef bidonları konuldu. Uçaklar havalandı. Uçaklar yarım saat sonra geri döndü ve bütün roketler atılmıştı. Teknik ekip olarak çok sevindik. Zorlu bir işi sekiz saat gibi kısa bir sürede, özveriyle başarmanın haklı gururunu yaşadık. İnişten sonra hemen pilotların etrafını sardık. Bütün personel sevinç içindeydi.

Pilotlar roketlerin başarıyla atıldığını ancak değil bidonları vurmak, adaya dahi isabet ettiremediklerini söyleyince moralimiz son derece bozuldu.Hemen Gaziemir Üs Bakım Hangarı’nın ikmal hangarına bakan tarafında uçakları teker teker jak’a alıp teraziledikten sonra, karşıki hangarın bize bakan tarafına büyük bir hedef panosu astık.

ÖZTÜRK – Bir uçak neden ve nasıl jaka alınır ve sonrasında neler yaşandı?

Uçakta iniş takımı ve hidrolik sistem arızaları veya bakım işlemlerinin yapılabilmesi için uçağın jaklar üzerinde yükseltilmesi gerekir. Çünkü bu sistemlere yerde müdahale mümkün değildir. Personelin rahat çalışabilmesi için uçağı jaka almak gerekir. Uçağın jaka alınması işlemi; uçağın iniş takımlarının yer ile olan bağlantısının kesilmesiyle gerçekleştirilir.Silâhçı arkadaşlarımız pilotlarla koordineli çalışarak nişangâhları ayarladı. Türk keskin zekâ ve tecrübesini konuşturarak, pilotun oturuş durumuna göre hedefin ortasına gelen noktaya nişangâh noktasını manuel kaydırarak, çakıştırıp dermograf kalemiyle markaladık. Uçakların nişahgâhsenkronizasyonları saat 14.00 gibi bitti. Uçaklar tekrar yüklenerek kalktılar. İndiklerinde pilotlarımızın yüzü gülüyordu. Çünkü adadaki bidonları paramparça yapmışlardı. Daha sonraki çıkışlarda adaya bidon dayandıramaz olmuştuk.

 ÖZTÜRK – Kısıtlı olanaklarla kısa zamanda başarılı sonuç almayı neye bağlıyorsunuz?

Bu olay, Türk milletine ne kadar ambargo uygulanırsa uygulansın zora gelindiğinde kendi yağıyla nasıl kavrulacağına ve yaratıcı zekâsını nasıl harekete geçireceğine dair güzel bir örnektir. Bu girişimin menbaıolan cesaret ve zekâ; vatan ve bayrak aşkıyla bütünleşmiş atalarımızdan bizlere miras kalan genlerimiz ve kanımızda mevcuttur. Kurtuluş Savaşı’mızda, top namlularına uymayan mermi kovanları, torna edilerek kullanıldı. Kurtuluş Savaşı’mız, bu örnek gibi gibi nice yaratıcı olaylarla doludur. Ancak Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta Sulh. Cihanda Sulh.” Savaş, ülke savunması dışında cinayettir.

Tahrip edilen uçağı 3 ayda onardılar: YILMAZ Çayırezmez’in yaptığı gönüllü hizmetler de var. Bu hizmetlerden biri de tahrip edilen bir uçağı onarması. Çayırezmez, bu onarımı şöyle anlatıyor: “Türk Hava Kurumu’nun İzmir Delta Havacılık Kulübü’ne teslim edilen L 18 tipi pervaneli 2 kişilik uçak, Manisa Havaalanı’nda kimliği bilinmeyen kişilerce tahrip edilmişti. Delta Havacılık yetkililerince, İzmir Karşıyaka Örnekköy’e getirilen uçağın, Hava Pilot Albayı Ersoy Akdemir ile kritiğini yaptık.

Uçağın gövde, motor, uçuş kumandası, frenlerini, motorunu, göstergelerini kısacası tüm sistemlerini tamir ettik. Kalite kontrolünü, testlerini yaptık. Tırla Selçuk Havalimanı’na götürülen uçağın orada da kanatları takıldı. Uçağı faal duruma getirdik. Bütün bu yaptığımız çalışmalar ve harcadığımız emekler karşılığında tek bir kuruş almadığımız gibi zaman zaman kendi harcamalarımız da oldu. Çünkü tek amacımız; gençlere havacılığı sevdirmekti. Üç ay gibi bir sürede yaptığımız çalışma sonunda elde ettiğimiz neticenin hazzı ve gururunu hiçbir şeyle kıyaslamamız mümkün değil.”

Hava Kuvvetleri’ne kazandırılan 5 uçaktan ilki: Yılmaz Çayırezmez, kazandırdığı genç pilotların eğitim uçuşlarını sağlayan uçakların nasıl çoğaltıldığına dair açıklamasında, “1963 Aralık ayında T-37 C uçağı, uçak fabrikasından İzmir Çiğli 2. Ana Jet Eğitim Üssü’ne ahşap konteyner içinde getirildi. Uçuş ve tecrübesini yaptık. Türk Hava Kurumu’ndakilere kazandırılan 5 uçaktan ilkiydi. Ardından 45 uçağın montajını ve diğer işlemlerini yaptık. Uçak sayısı 50’ye çıktı” diyor.

Anılarda modernhavacılığa yolculuk: Hava Kuvvetleri’nde çalışanların anıları, iki ciltlik bir kitaba dönüştürüldü. Yılmaz Çayırezmez’in anıları da bu kitapta yer aldı. Çayırezmez, kitabın nasıl ve hangi hedeflerle basıldığına dair şunları söyledi: “Zamanın Hava Kuvvetleri Komutanı Orgenaral Sayın Aydoğan Babaoğlu’nun direktifleri doğrultusunda eskilerini tamamlayan yeni bir ‘Unutulmayan Anılar’ kitabı hazırlanması kararı alındı. Bu vesile ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın hangi koşullarda bugünkü modern ve çağdaş havacılık seviyesine geldiği gözler önüne serilecekti. Bunun yanında personele ibret verecek, onlara ışık tutacak, yeni nesillere ders olacak nitelikteki anıların aktarılması hedeflenmişti.

Şüphesiz ki Hava Kuvvetleri mensubu olup da meslek hayatı boyunca başından birçok olaylar geçmemiş bir personele rastlamak mümkün değildir. Bunların içerisinde kıssadan hisse, meslekî deneyime dayalı olaylar ve fıkra niteliğinde hoşça yâd edilen sayısız anılar mevcuttur. Ben de öncelikle Kıbrıs Harekâtı’nda, yokluklar içinde her rütbedeki şerefli Türk Silâhlı Kuvvetleri mensuplarının neler yapabileceğinin göstergesi olan birkaç meslekî anım ile yine görevde bulunduğum dönemlerde yarı fıkrayı andıran bir iki hâtıramı genç silâh arkadaşlarımla paylaşmak istedim.”

Takdire şâyan bir efor ve gayretle olmazı başarabilen şanlı subayımıza minnettarız.

KAYNAKÇA:

1ÖZTÜRK, Serdar – Kurtuluş Savaşı’ndan Alınan Güç (Röportaj), 9 Eylül Gazetesi, 20 Temmuz 2018, 13. sayfa.https://gazetedokuzeylul.com/kurtulus-savasindan-alinan-guc/

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku