son haberler

Patak

Yayınlanma Tarihi: 20 Temmuz 2018 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

Anadolu insanı isim vermekte mahir. Bunun için okuma bilmesi gerekmiyor. Şayet işine yarayacak bir eşya, bir yer ismi, bir fiil; daha önce adlandırılmamışsa ona ismi kendi buluyor.

Bu isimleri verirken bazen benzetme, bazen de yaptığı işe göre adlandırıyor. Yazımızın başlığı da o kelimelerden.

Patak; Güncel Türkçe Sözlükte “kötek, dayak” anlamına geliyor. Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğünde ise “Güçlü, kuvvetli ve dolgun vücutlu” anlamına da geliyor.

Biz “patak” kelimesini halk nasıl kullanmış ondan bahsedeceğiz. Daha doğrusu Ordu ilinde nasıl kullanılmış kısaca açıklayalım.

Bundan yarım asır önce “teknoloji” veya “medeniyet” denilen kavramlar ne işe yaradığı bilinmezken insanlar yine yaşıyorlardı. Her canlı gibi besleniyor, barınıyordu. İnsan olma özelliğinden dolayı giyiniyor ve temizleniyordu.

Sadece “harici kirleri” çıkaran “deterjan” denilen temizlik maddesi arzı endam etmeden önce tabii usullerle yapılmış sabunlar ana temizlik maddesiydi. Ancak çok inatçı kirler için “kil” ve “kül” de kullanılırdı. Elektrik olmadığı için “merdaneli” de olsa çamaşır makinesi bilinmiyordu. Dünya; taş, toprak, ağaç, ahşap, su ve bitkilerden ibaretti. Gökyüzü mavi hava temiz, su berraktı. Kir, insanlardan bulaşmıyordu.

Bilek gücüyle çalışan insanlar, kullandıkları eşyalar bozulunca tamir ediyorlardı. Eskisini atıp yenisini kullanmanın zamanı daha gelmemişti.

Temizlik için yukarıda bahsedilen malzemeler kullanılırdı. Sabun pahallıydı ve daha çok insan temizliği için kullanılırdı.

Yaz günleri köyün kadınları uzun süre kullandıkları yatak yorgan yüzlerini (böyle ifade ediliyor) el dokuması kilimlerini ve daha birçok eşyalarını büyükçe bir sepete doldurup -ki bu sepetlerin büyüğüne “Hey” veya “göcek” de deniyordu- ırmak kenarına gelirlerdi. Birden fazla kadın derenin denizle birleştiği yerde bulunan kayalıklar üzerine kirlilerini boşaltırlardı.

Derenin suyu temizdi. Bir yere ateş yakıp dereden gelen suyu kaynatırlar, sepetlerin içine yerleştirdiği kirlilerin üzerine bir miktar “kül” koyup üzerinden sıcak suyu akıtırlardı. Bu şekilde uzun süre beklenir, kirlerin “hamladığı” -böyle denirdi- zaman sepet içindekileri çıkarıp temiz sıcak sularda “çitilerler”lerdi. Kirlerin belirgin olduğu yerleri el ile ovulmasına “çitileme” denirdi.

Gözle görülen kirler çitime usulü ile temizlendikten sonra iş “pataklama” faslına gelirdi.

Patak, yaklaşık yarım metre boyunda, ağaçtan yapılmış eni dar bir küreğe benzerdi. Genişliği bir karış civarında olup uzunluğu 30-40 santimetre biraz da kalınca olurdu. Daha önce “hamlamış” ve “çitilenmiş” çamaşırlar bir yere yığılır artık “pataklama” faslına geçilirdi.

Pataklama işi çamaşırlara sinmiş ama gözle görünmeyen kirlerin temizlenmesine yarıyordu. Yorucu bir işti. Pataklama işinden sonra durulama faslına geçilir daha sonra da çamaşırlar kurutulması için kayalıkların üzerine serilirdi.

Elbiselerin kurumasını bekleyen kadınlar bu arada hem dinlenir hem de birbirleriyle sohbet ederdi.

Akşama yakın kirli olarak getirdikleri eşyalarını temiz olarak evlerine götürürlerdi.

Şimdi neyin ne zaman kirlenip ne zaman temizlendiği belli değil. Zaten otomatik çamaşır makineleri bilmem ne “matik” ile bu işleri görüyor.

Yalnız bu “matikler” insan ruhunu temizleme becerisine sahip değiller.

Biz, “patak” hususunda duymayanlar için bilgilendirelim istedik. “Patak”la temizlik ile “matik”le temizlik arasında o kadar fark var ki…

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

SENSİZ BAHARIN ŞEVKİ YOK

29 Mart 2024 okunma
    Ne zaman mart ayı gelse hep aynı hatıra canlanır gözümde. Sanki daha dün gibiydi… Köyümüze okul açılması haberi gelince okul çağında çocukları olan ailelerde bir telaş başladı. Ben okul ne, niye okula gidiliyor bilmiyordum. Hatta çok kişi... Devamını Oku

TORUL’U ANARKEN

7 Mart 2024 okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”... Devamını Oku

KAĞIZMAN’IN ÇİÇEKLİ ÇAYI

18 Şubat 2024 okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin... Devamını Oku

DERELİ’Yİ GÖRELİ

6 Şubat 2024 okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını... Devamını Oku

AYVACIK SAKİN ŞEHİR OLUR MU?

25 Ocak 2024 okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe... Devamını Oku

ÇAMOLUK: GİRİŞİ OLUP ÇIKIŞI OLMAYAN İLÇE

10 Ocak 2024 okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli... Devamını Oku

ÇATALPINAR’DA BİR GÜZ VAKTİ

4 Ocak 2024 okunma
Takvimler aralık ayını gösteriyordu. Bölge sonbaharın güzel anlarını yaşıyordu. Sararmış yapraklar yer ile buluşu hasbihal etmeye başlamış, daha önce aynı dalı süslemiş diğer yaprakların da yanına gelmesini bekliyordu. Yazın terleten sıcaklığı... Devamını Oku

İSLİ DEMLİK ÇAYEVİ

22 Aralık 2023 okunma
  Her ne kadar “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” denişe de çayın yeri bir başladır. Çay; dost ile de içilir düşman ile de… Kalabalıkta da içilir, yalnızken de… Evde, parkta, piknikte, lokantada ve buna benzer yerlerde içilen sıcak bir... Devamını Oku

KÜRTÜN

11 Aralık 2023 okunma
Karadeniz’e yüksekten bakan bir vatan toprağı. Tarihi de coğrafyası da incelemeye değer. Geçmişi bazen hazin, bazen göğüs kabartan bir özelliğe sahip. Biz tarihine ve coğrafyasına teferruatlı bir şekilde girmemiz mümkün değil. Hani “Geçiyordum... Devamını Oku

BİR KÜLTÜR TEMSİLCİSİ: AHMET SOYLU

2 Aralık 2023 okunma
  Kendisi ile tanışmadan önce ismini duymuştum. Ne zaman arkadaşlarla kültürel bir araştırmadan bahsedilse bana “Siz Ahmet Soylu’yu tanıyor musunuz” sorusunu sorarlardı. Ben de il zamanlar “hayır” cevabı versem de zamanla “İsmini sık duyuyorum”... Devamını Oku