son haberler

Sala

Yayınlanma Tarihi: 15 Eylül 2017 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

Şimdi “selâ” olarak bilinen cenaze ilanının; eskiden halk aksanına göre söylenişiydi.

Teknolojinin tam olarak hayatımıza girmediği zamanlardı. Radyonun dışında haberleşme aracı yoktu. 1970’li yıllarda telefon sayılı hanede vardı.  Gazete bayii olan Yusuf Efendi’nin dükkânında “bağlamalı” denilen telefon santrali vardı. Ve o santrale 20 hane dâhildi. Uzun süre 20 hane dışında telefon bağlanmadı. İmkânlar o kadardı. Haberleşmede mektup hâlâ önemini koruyordu. Gurbete çıkan ailenin erkeği evine mektup yazarken ölçülü ve dikkatli bir üslup kullanırdı.

Mektuplarda “Evvela selam eder, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim” cümlesi yazanın hayat arkadaşını ilgilendirmiyordu. Çoğu mektuplar açıktan okunduğu için evin erkeğinin hayat arkadaşı için özel cümle kurması edebe mugayirdi.  Her ne kadar sonunda “Herkese selam ederim” cümlesindeki “herkes” kelimesi bir şeyler ifade ediyorsa da mektupta bulunan farklı bir işaret evin hanımı içindi. Ya satırların bir yeri bilerek karalanmış, ya mektubun bir yerinde anlamsız bir boya var veya bir tarafında az bir yırtık varsa bu “hususi” bir işaret sayılıyordu.

Bazen telefonlar mektupla bildiriliyordu. Mektupta “Falanca gün, filan saatte telefonumu bekle” gibi haberler karşı taraf için belirtilen saatte santral önünde bulunması demekti.

Telgraflar çok az ve önemli işler için kullanılırdı. Telgrafların adları vardı. “Normal, acele, yıldırım”, telgrafın muhatabına ulaşma süresine göre adlandırılıyordu. Çok mühim haberler telgrafla bildiriliyordu. En kötü haberler bile telgrafla ölçülü bir üslupla yazılıyordu. Ölüm haberleri “Baban ağır hasta acele gel” cümlesiyle bildirilip işin esası beklenen kişi gelince anlaşılıyordu. En güzel telgraflar nişan veya düğün tarihini haber verenler oluyordu. “Falan tarihte nişanımız/düğünümüz var sizleri de bekleriz…”

Köy veya mahalle içinde haberleşme çok farklı oluyordu. Özellikle cenazelerin bildirilmesi insanın tabii sesiyle oluyordu. Bir tepeye çıkan “nidacı” “falanca yerden falanca oğullarından falancanın kızı/oğlu hakkın rahmetine kavuşmuştur” gibi en kısa şekilde yüksek sesle durumu başka hanelere/mahallelere duyurur; bu haber en kısa zamanda komşu köylere kadar ulaşırdı.

O zamanlarda minarelerden müezzinler kendi sesiyle ezan okuduklarından “hoparlör” denilen cızırtılı cihaz camilere daha uğramamıştı.

İnsanlar bir şekilde birbirleriyle haberleşiyorlardı.

Ağaç diplerine ve taş altına konulan mektupların konusu daha başkaydı…

 

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

TORUL’U ANARKEN

7 Mart 2024 okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”... Devamını Oku

KAĞIZMAN’IN ÇİÇEKLİ ÇAYI

18 Şubat 2024 okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin... Devamını Oku

DERELİ’Yİ GÖRELİ

6 Şubat 2024 okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını... Devamını Oku

AYVACIK SAKİN ŞEHİR OLUR MU?

25 Ocak 2024 okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe... Devamını Oku

ÇAMOLUK: GİRİŞİ OLUP ÇIKIŞI OLMAYAN İLÇE

10 Ocak 2024 okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli... Devamını Oku

ÇATALPINAR’DA BİR GÜZ VAKTİ

4 Ocak 2024 okunma
Takvimler aralık ayını gösteriyordu. Bölge sonbaharın güzel anlarını yaşıyordu. Sararmış yapraklar yer ile buluşu hasbihal etmeye başlamış, daha önce aynı dalı süslemiş diğer yaprakların da yanına gelmesini bekliyordu. Yazın terleten sıcaklığı... Devamını Oku

İSLİ DEMLİK ÇAYEVİ

22 Aralık 2023 okunma
  Her ne kadar “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” denişe de çayın yeri bir başladır. Çay; dost ile de içilir düşman ile de… Kalabalıkta da içilir, yalnızken de… Evde, parkta, piknikte, lokantada ve buna benzer yerlerde içilen sıcak bir... Devamını Oku

KÜRTÜN

11 Aralık 2023 okunma
Karadeniz’e yüksekten bakan bir vatan toprağı. Tarihi de coğrafyası da incelemeye değer. Geçmişi bazen hazin, bazen göğüs kabartan bir özelliğe sahip. Biz tarihine ve coğrafyasına teferruatlı bir şekilde girmemiz mümkün değil. Hani “Geçiyordum... Devamını Oku

BİR KÜLTÜR TEMSİLCİSİ: AHMET SOYLU

2 Aralık 2023 okunma
  Kendisi ile tanışmadan önce ismini duymuştum. Ne zaman arkadaşlarla kültürel bir araştırmadan bahsedilse bana “Siz Ahmet Soylu’yu tanıyor musunuz” sorusunu sorarlardı. Ben de il zamanlar “hayır” cevabı versem de zamanla “İsmini sık duyuyorum”... Devamını Oku

ŞEHİT CEMAL MUTLU İLKOKULU ZİYARETİ ÜZERİNE

27 Kasım 2023 okunma
Emekli olduktan sonra eğitim camiasından kopmamak için belirli aralıklarla okul ziyaretleri yaparım. Bir eğitim-öğretim dönemi içinde her okulu en az bir defa ziyaret eder, yeni arkadaşlarla da tanışırım. Kültürel faaliyetlerim devam ettiği için de onlardan... Devamını Oku