Yayınlanma Tarihi: 27 Temmuz 2018 — okunma
Altı bölümlük yazı dizimizle tarihî değerlerimizi hem kişiler hem mimarî değerler hem mekânlar hem turistik hem doğal hem de kültürel açıdan özetlemeye çalıştık. Bu son bölümle kalan değerlerimizi de kısmen tamamlamaya ve sizlere aktarmaya çalışacağız.
Malûmumuz olduğu üzere turistlerin seyahatleri sırasında görmek istedikleri varlıklara turistik değerler adı verilmekte. Ülkemizdeki turistik değerleri; tabii ve tarihî değerler olarak iki gruba ayırmak mümkün. A. TABİİ DEĞERLER: Tabiatta kendiliğinden oluşmuş güzelliklere tabii değerler diyoruz (Ünye Koyu, Çamlık Koyu, Falezler, Fega Mağarası, Asarkaya Kent Ormanı vb.). B. TARİHÎ DEĞERLER: Tarihî değerler, insanlar tarafından geçmiş dönemlerde yapılmış tarihî eserler, anıtlar ve müzelerde sergilenen eserler olarak özetleyebiliriz (Ünye Kalesi, Müze Ev’de sergilenenler, Surlar, İskele, Kiliseler vb.).
Tarihî değerlerimiz içerisinde eğitim yuvaları da unutulmamalıdır. 1904 yılında inşâ edilen Hamidiye Medresesi ile Hamidiye Mahallesi, II. Abdülhamid’in (21 Eylül 1842 – 10 Şubat 1918) Ünyelilere birer armağanıdır. 1906 yılında Rus donanmasına ait savaş gemilerinin üç pâre top atışı ile bu medrese yıkılmış ve ölen üç şehit mezarı da dahil olmak üzere zaman içerisinde 4 adet mermer sütun kalıntıları tamamen ortadan kaybolmuştur. Hamidiye Mahallesi’nin mimarî güzellikleri de betonarme furyasının câzibesine yenik düşmüş ve o güzelim tarihî binalar teker teker yok edilmiştir.
1908 yılında hususî olarak açılan Kız Okulu’nu 1913’te resmî bir Kız Rüştiyesi takip etmiş, 1920’de Ünye Rüştiyesi’ne (Numune Mektebi) tahvil olunmuştur. 1921’de bu mektep lâğvedilerek tahsisatı idarî hususiyeden verilmek üzere bir İdadî Mektebi tesis edilmiştir. 1921 senesinde İdadî Mektebi liseye tahvil olunmuşsa da maalesef 1923’de Maarif Vekâleti’nin emirleriyle kapatılmıştır.27 Feyziye Mektebi, Meçhul Asker İlkmektebi, İnönü İlkokulu ve Askerlik Şubesi binaları da aynı akıbete uğramaktan kendini kurtaramamıştır!
Bir başka tarihî değerimiz de Taşkana (Taşhane) Burnu’ndaki, 6 saniyede bir, iki kez yeşilimsi beyaz çakan, 9 deniz mili görünme mesafesinde, 7,5 m yüksekliğinde, 19 m deniz yüksekliğinde, çakar fener sistemli, süngülü ampul tipli, elektrik akü enerjili Ünye Deniz Feneri 98 yıldır denizcilere yol gösteriyordu. Falezin en uç kısmında, hem Çaltı hem de Yason Burnu’ndan döner dönmez görülen bir yerinde, dört duvar şeklinde yapılan bir korunağın içine kurulan fener, gece gündüz devamlı 6.0 sn aralıklarla çift çakan ışığı ile denizdeki trafiğe yön vermekteydi. Yerine ikame olunan mimarî estetikten yoksun yeni feneriyle halen de vermekte.32
Marius Michel isimli bir Fransız, Osmanlı Devleti’ne sahillerin önemli yerlerine deniz fenerleri inşâ edilmesi ve bir fenerler rüsumu alınmasını önermişti. Osmanlı İmparatorluğu’nda Fenerler İdaresi’nin oluşumu bu öneri ile başlamıştır.31 H. 1327 (M. 1909/1910) senesinde Fener’in inşâ masraflarının bütçeye dahil edilmesi Meclis-i Mebusan’da görüşüldükten sonra Ünye ve Tirebolu Fenerleri inşâ edilmeye başlanmıştır. Ünye Feneri Tirebolu Feneri ile birlikte Şubat 1911 yılında asetilen gazı ile çalışacak şekilde inşâ ve dizayn edilmiştir. 1969 yılında yayımlanan Turistik Yeşil Ünye Rehberi’nde Orhan Bora, fenerin Finlandiya’dan alındığını, on metre yükseklikte olup, üç saniyede bir çaktığını yazmaktadır.24 Eren TOKGÖZ ise eski fenerin bulunması ve Ünye Müzesi’ne taşınması ile ilgili araştırmalarında fenerin Norveç malı olduğunu ifade eder.
Aynı yıllara ait aktardığı bilgiler çerçevesinde Agos Gazetesi’ne göre “1914’te 14 kilise ve 21 eğitim kurumu olan Ünye Kazâsı’nda 7.700 Ermeni yaşamaktaydı. Eskiden gelişmiş olan tersaneler, buharlı gemilerin ortaya çıkmasıyla yıkıldı ve çoğunluğu denizci olan nüfus XIX. yüzyılın ikinci yarısında göç etmek zorunda kaldı. Kalan 120 aile (700 kişi) XVIII. yüzyılda kurulan Ermeni Surp Minas Kilisesi (Çarşı Hamamı) ve Mesrobyan Koleji çevresinde toplanmıştı. İç bölgedeki 10 köyde yaşayan Ermeniler taş işçileri, dokumacılar, fındık ve tütün yetiştiren çiftçilerden oluşmaktaydı. Ayrıca hemen hemen her köyde bir kilise bulunuyordu.”26
Rahmetli Babam Çömlekçi Başustası Hüseyin MİSTEPE’nin 1926/28 yıllarında eğitim gördüğü Ağalar Mahallesi Yalıkahvesi Kumluğu’ndaki hususî Mustafa Kemal Paşa İlkmektebi de Ünye Eğitim Tarihi’nde hatırlanması gerekenlerdendir. 1923 yıllarında hususî olarak sahibi Hüseyin Tokatlı ve imtiyaz sahibi merhum Ali Kemal Alpaslan, Mustafa Kemal Paşa ismiyle bir mektep açtıklarını ve bu mektebin o zamanki ihtiyaçlara cevap verebilecek bir durumda olmamasıyla muhitte iyi bir tesir göstermiş olmasiyle beraber Bay Hüseyin Tokatlı’nın Belediye Reisliği’ne seçilmesiyle bu okul da 1927 yılında kapanmıştır.27
Tarihî değerlerimizi sergileyerek geçmişle gelecek arasında bir köprü oluşturmaya çalıştık. Son değerimizi de meşhur KÖPRÜ’müz ile vermeye çalışalım. 1956 – 1958 yılları içerisinde yapılan Ünye İskelesi (KÖPRÜ) hakkında 1966 yılında İsmet DERMAN şu bilgileri verir : “Limanda rıhtım olmadığından gemiler kıyının biraz açığında – tahminen 600 / 1.000 m’de – demirlerler. Gemilere yükü, deniz motorları refakatinde mavnalar taşır. Son zamanlarda boyu 120 m’ye yakın, tamamen betonarme bir iskele yapılmıştır. Bu iskele 50 – 60 ton’luk motorların ve ufak tonajlı gemilerin yanaşmasına elverişlidir.21-24 Öndeki su derinlikleri 3.80 m, deniz seviyesinden yüksekliği 3 m, gemi yanaşamayacak sığlıkta, 200 ton’luk 4 motor yanaşabilir, Bayındırlık Bakanlığı tarafından 930.000 TL sarf edilerek yapılmıştır. İnşaata 1956 yılında başlanılmış ve 1958’de tamamlanmıştır.33
Tarihî, dinî ve kültürel değerler aslında millet fertlerini birbirine bağlayan önemli unsurlardır. Türkler tarihi boyunca dini, ırkı, milleti ve koruduğu millî değerleri ile birlikte eşsiz kültürel değere sahip çağ açıp kapayan bir millettir. Yöremiz insanı yaşamlarında birçok değerli gelenek ve görenekleri barındırırken bu değerlere sahip çıkmayı da başarmıştır.
Millî kültür deyince öncelikle gerçekten sahip olduklarımızı gözden geçirmenin doğru olacağı düşüncesiyle bu yazı dizisini kaleme aldık. Kültürümüzün geçmişine dönüp baktığımız zaman, gördüğümüz nedir? Günümüzde geçmiş kültürümüzle ilgili nelere sahibiz?.. sorularına cevap bulmaya çalıştık. Kuşaktan kuşağa aktarılan kültürlerimiz değerlerini arz etmeye devam edecektir. Geçmiş ve gelecek bakımından bir köprü vazifesi gören Millî Kültür Öğeleri insanları birbirine görünmez iplerle bağlayan düğümlerdir. Farklı düşüncelere sahip olan kişileri aynı noktada buluşturan ve bu güce sahip tek varlık Millî Kültür Öğeleridir. Bu nedenle Millî kültürümüze yeterli derecede sahip çıkmak, gelecek olan nesillere de doğru aktarılmasını sağlayacaktır.
Tarihî coşku ve perspektiften değerlerimize sahip çıkmamız dileğiyle.. esen kalınız.
KAYNAKÇA :
21 ALTUNEL, Emine – Ünye Kazası Monografyası, İstanbul, 1939/40 (İ.Ü. Yayımlanmamış I. Disiplin Tezi).
24 BORA, Orhan – Turistik Yeşil Ünye Rehberi, TÖYKO Matbaası, 1969, 144 sh.
26 AGOS Gazetesi – Bir Zamanlar Ünye Kazası http://www.agos.com.tr/bir%20zamanlar/3_unyefatsa.htm
27 ŞEN, Yüksel – Ünye ve Tarih… http://unyezile.com/tarih.htm Ünye Ticaret ve Sanayi Odası 1923 – 1933 İktisadî Hareketleri isimli Rapor, sh. 3. 29 Ağustos 1964 tarih ve 201 sayılı “Şirin Ünye Akkuş Sesi” Gazetesi.
31 TOROSLU, M. Vefa – Denizciye Göz Kırpan Sevdalar – Deniz Fenerleri, 144 sh.
32 MİSTEPE, M. Ufuk – Asırlık Ünye Feneri I – II, Ünye Vizyon Gazetesi.
33 ORDU 1973 İl Yıllığı, Cumhuriyetin 50. Yılında Ordu.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.