Yayınlanma Tarihi: 18 Kasım 2020 — okunma
Takvimlerin 9 Kasım 1982 yılın gösterdiği zaman Tirebolu’ya ilk defa adım atmıştım. Ülke “Seksen ihtilali” diye bilinen dönemden yeni çıkmış, tekrar “Parlamenter Demokratik Sistem” kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı.
Ben her yeni atanan öğretmen gibi “idealist” fikirlerle göreve başlamış, iki yılı merkez, üç yılı Eymür köyünde olmak üzere bu güzel ilçede beş yıl görev yapmıştım.
Halk arasında “İlk göz ağrısı” diye bilinen bir tabirle, Tirebolu benim ilk göz ağrımdı. Kendi tabirimle “Gönül şehrim” idi.
Ve 9 Kasım 2020 tarihinde yani göreve başlamamın yıl dönümünde bu şirin ilçeyi bir defa daha ziyaret ettim. Bu sefer hatıralarımı yazacağım bir eserde Tirebolu’ya da yer vereceğim için yazmadan bir defa daha görmek istedim.
Günün birlik gelmediğim için kalacak bir yerim olmalıydı. Emekli bir öğretmen olarak ilk tercihim Öğretmen Evi oldu. Zaten gittiğim her yerde önce Öğretmen Evi ilk tercihim olurdu. Belki yıldızları bol oteller gibi çok şatafatlı olmazdı ama en azından üzerinde devlet ciddiyeti ve güvenliği taşırdı. Bu da tercih sebeplerimde öncelik taşırdı.
Tirebolu Öğretmen Evine geçmeden önce Tirebolu ile ilgili birkaç satır yazayım. Karadeniz bölgesinde Karadeniz’e sınırı olan 11 vilayetin, yine denize sınır toplam 71 ilçesi var. Bu 71 ilçe bir şekliyle denizle birleşmiş. Ancak bazılarının deniz sahilinde ikameti yok. Terme, Çarşamba, Bafra gibi. Buna benzer şehir merkezi denizden uzak ilçeleri saymazsak takribi 60 ilçe denizle komşu.
Bu ilçeler arasında fiziki olarak en güzel iki ilçeden biri Tirebolu, diğeri Ünye. Şehrin kuruluşu, görünüşü, deniz, gökyüzü, kara üçgeninde estetik duruşu bu iki şehre ayrı bir güzellik veriyor. Bu açıdan sadece tarihi ve kültürel olarak değil, coğrafi olarak da iç ve dış turizmin tercih edilen şehirleri.
Madem öyle buraya gelen yerli ve yabancı gezginler, nerede konaklayacak?
Akla hemen oteller gelebilir.
Bazı kişilere göre daha güvenli olarak bilinen Öğretmen Evi de tercih sebeplerinden olmaktadır.
İki gece kaldığım Tirebolu Öğretmen Evinde görevliler ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlar. Hem karşılık sohbetlerimiz, hem de gelen misafirlere karşı tutumları, gelenlere yabancı olduklarını unutturacak kadar misafirperverler.
Kurum müdürü Gazi Gök, müdür yardımcısı Recep Can ve görevli personellerden Mesut Kılıçsayamaz samimi ve yardımcı olmalarındaki samimiyet her hallerinden belli. Belki başka personel de var. Mutlaka onlar da aynı fedakârlıkla çalışıyorlar. Bunlar benim tanıdığım, sohbet ettiğim, beraberce vakit geçirdiğim güzel insanlar.
Ellerinden geleni hatta daha fazlasını yapıyorlar yapmasına da “Hamur neyse ekmek odur” sözü mucibince ellerindeki imkânları, ellerinden geldiğince misafirleri için seferber ediyorlar.
Tirebolu için güzel şehir dedik. Bir kültür ve turizm şehri dedik. Gelen gidenin konaklayacağı düzgün bir yer olması gerektiğini ima ettik.
Peki Mevcut Öğretmenevi gönül rahatlığı ile “buyur edilecek” yer mi?
Burada çok kişiye iş düşüyor. İlçe Milli Eğitim, İl Milli Eğitim, kültür Müdürlüğü, Sivil Toplum Kuruluşları ve Öğretmen Sendikaları Tirebolu’ya yakışan bir öğretmenevi için teşebbüse geçip, etkili makamları bilgilendirmeli.
Hatta eli kalem tutan Tirebolulular, Ticaretle iştigal edenler, yerel yönetimler ve hatta duyarlı vatandaşlar bunu sık gündeme getirmeli. Tirebolu günden güne “ Sosyal irtifa” kaybına uğrar. Bu güzel ilçeye yazık olur. Herkesin malına sahip çıkması gerekir. Bu başında bulunan başarılı idareciler ve personellerle çözülmez. Yukarıda bahsettiğim gibi mevcut yöneticiler çok başarılı ve onları bir defa daha tebrik ediyorum.
Son olarak bir kıssa ile bitirmek istiyorum. Bir gün bir Hoca talebelerinden birine “Allah’ı seviyor musun diye sorarlarsa cevap verme sus” demiş. Talebe şaşkın. Neden der gibi hocasının yüzüne bakmış. Hocası devam etmiş “Allah’ı sevmiyorum desen kafir olursun, seviyorum desen O’nu sevenlerin hali sende yok” demiş…
Bana “Tirebolu Öğretmen Evi nasıl” deseler mecburen susarım. Tirebolu’ya yakışmıyor desem içim sızlar; yakışıyor desem Tirebolu’ya haksızlık olur.
Bazen kısa sözle de anlatılıyor çok şey.
Anladınız değil mi?
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.