son haberler

Yürek Tozu (T)

Yayınlanma Tarihi: 13 Temmuz 2018 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

 

Siz yokluğun ne olduğunu bilir misiniz?

Evet, biliyoruz; komşunun koltuk takımı bizimkinden daha yeni ve bizim de değiştirme imkânımız yok şimdi gibi bir cevap vermeyiniz.

Belki birçok kişi veya aile hatta ülke açlık sınırının altında hayat sürüyor. Bunların sebeplerini buradan açıklama şansımız veya imkânımız yok. Ancak her kişi kendi hayatında bir ‘âlem’ ve o kendi âleminde varlık yokluk mücadelesi veriyor. Mesele kendi ‘âleminde’ olan o kişi ve kişilerin ülke insanlarına göre nasıl bir yerde olduğunu fark etmek.

Bir gün yağışlı ve soğuk bir akşam. Sokak lambalarının bulunduğu yerlerde bastığınız yeri görebiliyorsunuz. Yağmur soğuğun ve karanlığın etkisini daha da artırıyor. İnsanlar birer siluet halinde koşuşturup duruyor. Daha doğrusu kapalı bir mekâna kendilerini atma çabasında.

İşte böyle bir akşamda ben de bir yere girebilme mücadelesi verirken 8-10 yaşlarında bir çocuk dikiliyor önüme. Havanın kararmış olmasından dolayı ne kadar ıslandığına dair bir fikrim yok. Üstünde bir gömlek. Ben giymiş olduğum kazak ve paltoya rağmen üşüyorum. Belki yaşlılığımdan soğuk gelebilir ama insanların büzüşmüş gibi halinden havanın ısısı tahmin ediliyor.

Önümde dikilen çocuğa yaklaştığımda boynuna asılı boya sandığını görüyorum. Bir vitrinin camekânlı ışığı basacağımız yeri seçmemize yarıyor. Çocukla yüz yüze geliyoruz. Gözlerimizi görecek kadar aydınlık değil. İkimizde kısmen ıslanmışız. Bir bana bakıyor bir ayaklarıma. Ve sesleniyor:

-Tozunu alayım mı amca?

Çünkü ayakkabım boyanması gereken ayakkabılardan değil. Çocuk da bunu biliyor. Ancak akşama kadar dolaşıp belki birkaç ekmek parası kazanmanın peşinde. Belki çöplerdeki ekmek bile kaç yüz kişiyi doyuracak kadar var. Gidip çöpten toplayamaz ya. En insani olanı dilenmeden bir şeyin karşılığı olarak kazanmak. Ama yaşı ‘mecburi eğitimden’ dolayı gün boyu çalışmaya müsait değil. Kalıyor akşam vakitleri…

Hülasa gözlerinin rengini göremediğim bu çocuk, yağmurdan ıslanmış olan ayakkabılarımın tozunu alarak alacağı üç-beş kuruşla mutlu ve huzurlu ve bir o kadar da şerefli bir davranışla evine gidecek. Sokak lambalarının ışığından da istifade ederek.

Sen ey çocuk!

Sen ayakkabıların tozunu alarak ancak günü kurtarabilirsin.

Sen ey Çocuk!

Sen katılaşmış kalplerin tozunu almadıkça yağmurlu, karlı soğuk havalarda o sırtındaki yükü hep taşıyacak; sokak lambasının ışığı ile evinin yolunu bulacaksın.

Sen ey çocuk!

Senin gönlünün ışığı senden büyüklerde olmadıkça önünden başka yerler aydınlanmayacak. Ve sen sırtında boya sandığı değil dünyanın yükünü taşıyacaksın hep.

Sen ey çocuk!

Keşke büyüme yoksa sende kalbi kararmış ve tozlaşmış kişiler olduğunu öğrenme diyeceğim ama çocuklar büyüyerek ‘adam’ oluyorlar…

Bazen de hiçbir şey olamıyorlar…

 

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

TORUL’U ANARKEN

7 Mart 2024 okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”... Devamını Oku

KAĞIZMAN’IN ÇİÇEKLİ ÇAYI

18 Şubat 2024 okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin... Devamını Oku

DERELİ’Yİ GÖRELİ

6 Şubat 2024 okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını... Devamını Oku

AYVACIK SAKİN ŞEHİR OLUR MU?

25 Ocak 2024 okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe... Devamını Oku

ÇAMOLUK: GİRİŞİ OLUP ÇIKIŞI OLMAYAN İLÇE

10 Ocak 2024 okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli... Devamını Oku

ÇATALPINAR’DA BİR GÜZ VAKTİ

4 Ocak 2024 okunma
Takvimler aralık ayını gösteriyordu. Bölge sonbaharın güzel anlarını yaşıyordu. Sararmış yapraklar yer ile buluşu hasbihal etmeye başlamış, daha önce aynı dalı süslemiş diğer yaprakların da yanına gelmesini bekliyordu. Yazın terleten sıcaklığı... Devamını Oku

İSLİ DEMLİK ÇAYEVİ

22 Aralık 2023 okunma
  Her ne kadar “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” denişe de çayın yeri bir başladır. Çay; dost ile de içilir düşman ile de… Kalabalıkta da içilir, yalnızken de… Evde, parkta, piknikte, lokantada ve buna benzer yerlerde içilen sıcak bir... Devamını Oku

KÜRTÜN

11 Aralık 2023 okunma
Karadeniz’e yüksekten bakan bir vatan toprağı. Tarihi de coğrafyası da incelemeye değer. Geçmişi bazen hazin, bazen göğüs kabartan bir özelliğe sahip. Biz tarihine ve coğrafyasına teferruatlı bir şekilde girmemiz mümkün değil. Hani “Geçiyordum... Devamını Oku

BİR KÜLTÜR TEMSİLCİSİ: AHMET SOYLU

2 Aralık 2023 okunma
  Kendisi ile tanışmadan önce ismini duymuştum. Ne zaman arkadaşlarla kültürel bir araştırmadan bahsedilse bana “Siz Ahmet Soylu’yu tanıyor musunuz” sorusunu sorarlardı. Ben de il zamanlar “hayır” cevabı versem de zamanla “İsmini sık duyuyorum”... Devamını Oku

ŞEHİT CEMAL MUTLU İLKOKULU ZİYARETİ ÜZERİNE

27 Kasım 2023 okunma
Emekli olduktan sonra eğitim camiasından kopmamak için belirli aralıklarla okul ziyaretleri yaparım. Bir eğitim-öğretim dönemi içinde her okulu en az bir defa ziyaret eder, yeni arkadaşlarla da tanışırım. Kültürel faaliyetlerim devam ettiği için de onlardan... Devamını Oku