son haberler

Doğa Katliamına Ortak Olmayalım

Yayınlanma Tarihi: 17 Haziran 2019 okunma

Doğa Katliamına Ortak Olmayalım
Gündem
0

Türkiye Teknikerler Birliği Ordu İl Temsilcisi Musa Kıranlı, “Çölleşme ve kuraklık, iklim değişikliğinin etkileri ile birlikte insanlığın doğaya haksız dengesiz acımasızca müdahalesi sonrası geleceğimizi tehdit etmekte olup ortak mücadele edilmesi gereken bir sorundur. Doğa katliamına ortak olmayalım!” dedi.

17 Haziran “Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü” nedeniyle bir açıklama yapan Kıranlı, “Çölleşme ülkemizi doğrudan ilgilendiren ve maruz kaldığımız çok önemli bir tehdittir. Toprakları çölleşen bir ülkenin temel sorunları açlık, susuzluk, işsizlik ve iç göçtür. Bunun sonucunda işsizlik, gelir dağılımdaki adaletsizlik artacak, çarpık kentleşme, çevre kirliliği, doğal kaynakların aşırı kullanımı ve tahribi gündeme gelecektir. Bu nedenle hep birlikte geleceğimize şimdiden sahip çıkmamız, toprağımızı korumamız gerekmektedir. Erozyon-Çölleşme ilgili ise, bölgemizde yaşanan heyelanlar bu tehlikeyi anlatmaya yeterlidir. Ünye Tabakhane Deresi, Cevizdere Mevkii’nde yaşadığımız sel felaketi Dere yataklarımızın kapanmasındandır. Son olarak Aybastı’da yaşanan heyelanda can kaybı olmaması bir tesellimiz olup zarar görenlere her türlü yardımları yapan Ordu Büyük Şehir belediye yönetimine teşekkür ve şükranlarımızı sunuyorum. Yatırımlar yapılacak, iş istihdam, gelir sağlanacak diye insan hayatıyla oynamak doğru değildir. “HES yapmazsak suyumuz boşa akacak, en temiz enerji budur, HES’ler ile enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtulacağız” gibi kulağa hoş gelen sözler ile geleceğimizi çölleşmeye doğru götürüp, Ordumuzun derelerini yok etmek isteyen anlayışa karşı Ordu halkı olarak dur demeliyiz” dedi.

Türkiye Teknikerler Birliği Ordu İl Temsilcisi Musa Kıranlı, açıklamasında ayrıca şu ifadeler yer verdi;

  • “Öncelikle HES yapımları sırasında binlerce ağaç kesiliyor ve hepimiz biliyoruz ki ağaçlar erozyon ve toprak kaymasını engelleyen en önemli unsurlardır. Ağaçların faydası tabii ki sadece bunlar değildir; oksijen üretirler, havadaki tozu emerler, radyoaktif maddeleri emerek atmosferi temizlerler, toprağı canlı ve verimli tutarlar. Bunların yanında sayısız faydaları vardır.
  • Bazı HES projelerinde nehirlerdeki su kilometrelerce öteye borularla taşınır ve yaban hayvanları içme sularına ulaşmak için epey yol kat etmek zorunda kalırlar, mevsimsel göç sırasında güçlüklerle karşılaşırlar.
  • Yasal mevzuat gereğince inşaat sırasında çıkan hafriyat atıklarının belirlenen alanlarda depolanması gerekirken, ulaşım masrafı, zaman kısıtlaması ve denetim mekanizmalarının eksikliği nedeniyle çoğu HES inşaatlarında hafriyat dere yataklarına dökülür. Bu durum, dere yatağının dolmasına, sudaki çözünmüş oksijenin azalmasına, su sıcaklığının artışına, bunlara bağlı olarak sucul canlıların hayat kalitesinde ciddi düşüşe ve bazı durumlarda balık ölümlerine neden olmaktadır.
  • Nehirler, yer altı sularını besler. Yüzeye yakın yer altı suları ise galeri ormanlarını (nehir kenarı ve sulak alanlarda form bulan ormanlar) ve bitki örtüsünü besleyen önemli bir kaynaktır. HES işletimi nedeniyle yer altı suyu miktarı düşer. Bu durumdan nehir civarındaki bitki örtüsü ve yaşamı buna bağlı olan diğer sucul ve yarı sucul canlılar etkilenmektedir. Nehir civarındaki bitki örtüsünün bir başka işlevi, sel kontrolüdür. HES işletimleri dolaylı olarak sel baskını riskini arttırır.
  • Birçok balık ve omurgasız canlı türü normal davranışı gereği, hayatlarının belirli dönemlerinde nehir boyunca uzun ya da kısa mesafeli göçler gerçekleştirir. Nehirlerdeki göçlerin en yaşamsal olanı, balıkların yumurtlama göçüdür. HES’lerin bir bileşeni olan regülatörler (su toplama yapıları), sucul canlıların nehir boyunca hareketini kesintiye uğratırlar. Üreme tamamen aksarsa, bu durum balık türünün o nehir habitatından tamamen kaybolmasıyla sonuçlanabilir.

Şimdi bu yazdıklarımdan sonra şöyle bir geriye doğru bakalım, dereleri, doğal güzellikleri, yeşiliyle mavisiyle eşsiz bir doğal nimetlere sahip Ordumuzda derelerimizde,tarımsal ürünlerimizde,bitki örtüsünde,balık ve diğer canlı türlerinin yok olmasıvsnedenler nedir?

Evet, bunca olumsuz düşünce ve eleştiriler karşısında, su kadar hayatın vazgeçilmezi olan enerji…

Peki, enerji ihtiyacımızı nasıl karşılayacağız?

Bakınız çok değerli kamuoyu ve basın mensupları; Türkiye yenilenebilir enerji potansiyeli açısından oldukça zengin bir ülkedir. Fakat Türkiye’de elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payı yalnızca % 20’lerdedir. Bu %20’nin %90’ı hidroelektrikten karşılanıyor. Ne yazık ki Türkiye’de yenilenebilir enerji denince akla ilk gelen hidroelektrik santralleri oluyor. Fakat ülkemizde, biyokütle, rüzgâr, biyogaz, jeotermal ve güneş enerjisi bulunur. HES odaklı projeler bir an önce terk edilmelidir. Ordu olarak çok şanslıyız ki konuyu bilen işin uzmanı olan Ülkemizde enerji bakanlığı yapmış ve ülkemize kazanımları olan bir belediye başkanımız sayın Dr.M.Hilmi Güler başkanımız var. Sayın başkanımızın teknoloji ve yenilebilir enerji v.b. diğer konularda Ordumuza katkıları olacağından şüphemiz yoktur. Her alanda olduğu üzere yenilenebilir enerjiler üzerinde araştırmalar yapılıp teknolojik gelişmelerin sağlanacağından Ordumuzun her bakımdan yaşanabilir bir kent olacağına inanıyoruz. Sayın büyükşehir belediye başkanımızı tüm kamuoyu huzurunda tebrik ve takdir ediyorum.”

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.