Yayınlanma Tarihi: 29 Aralık 2017 — okunma
Eğitimin hayatın her alanında ve her yaşta önemini bilmeyen yoktur. Basit tabiriyle “Öğrenmenin yaşı yoktur” sözünü çok kullanırız.
Burada eğitim ve öğretim hakkında sıkıcı bilgiler vermek değil niyetim. Bunu zaten uzmanlar yapıyor. Ne kadar öğrenebiliyoruz, ne kadar eğitiliyoruz başka konu.
Her ülke kendi geleceğini düşünerek çocukları küçük yaşlardan beri eğitmeye başlıyor. Burada kültürel farklılıklar her ülkenin eğitim politikasını şekillendiriyor.
Ülkemizde eğitimin temeli ailedir. Okullarımızda ise öğretim ağırlıklı bir sistem vardır. Asıl hedef arzu edilen bir üniversiteye girmek olduğundan öğrenciyi bazen sıkıcı bazen zor bir süreç bekler.
Öğrencilerin bilgi ve beceri bakımından gelişmesi için bazı yenilikler yapılır. Bunlardan biri de halk arasında “Akıllı tahta” diye bilinen ve günümüzde hemen hemen her okulda bulunan tahtalardır. Sistem internet üzerinden çalışır. Hatta internet olmasa dahi elektrik varsa siz yine kendi hazırladığınız çalışmalar varsa kullanabilirsiniz. Kısaca faydalı bir şey.
Ben kendi dersim için söyleyecek olursam iyi tasarlanmış ve faydalı. Öğrenciyi sıkmadan konunun kavranmasına yardımcı olabilecek şekilde. Fen Bilimleri öğretmeni olarak işimizi epey kolaylaştırıyor. Daha önce elle çizmeye çalıştığımız onca şekil, grafik ve diğer şeyleri önümüze hazır olarak getiriyor. Kısaca büyük nimet.
Her şey iyi güzel de faydalanacak olanlar öğretmenler ve öğrenciler olunca işin içine insan unsuru giriyor.
Günümüz nesli hayatı hızlı değil çok hızlı yaşamak istiyor. Bir gördüğü şeyi bir daha görmek istemiyor. Eskilerin “Tekrarda fayda vardır sözü” bu nesil için değil. Artık günümüzde “Tekrarda azap vardır” haline dönüşmüş. Kişiler sürekli değişim istiyor. Bu durum insanlığı bir doyumsuzluğa sürüklüyor.
Ders işlerken ne zaman aynı görüntüleri göstermeye çalışsam sınıfta koru halinde “Biz bunu izledik” diye bir ses duyuluyor. Hâlbuki tekrar seyredecekleri süre en fazla iki dakika. Öğrenciler iki dakika da olsa aynı şeyi ikinci defa görmek istemiyor.
Peki il izlediğinde öğrenmiş oluyorlar mı?
İşte bu sorunun cevabı hazin.
Birkaç defa “Madem daha önce izlediniz öyleyse şu nedir” diye o iki dakikalık video içinden soru sorduğumda sınıfta bulunan otuzun üzerindeki öğrencilerden sadece iki –üç kişi cevap verebiliyor.
İşin içine insan girince durum değişiyor. Peki bu öğrenciler bu tahtaya ne diye bakıyorlar, nasıl bakıyorlar. Tahtaya bakar gibi bakmak nasıl olur bilmem ama yeni nesildeki bu hızlı değişim isteği onları asıl amaçtan uzaklaştırıyor.
Tamamı iki dakika süren videoları bile algılayamıyorlar. Bu durumda tahta ne yapsın, öğretmen ne yapsın?
Merak ettiğim şey şu:
Bu öğrenciler evlerinde kaç dakika, pardon kaç saniye sabit durabiliyor? Yemeklerini ne kadar süreye yiyor? Tuvaletlerde ne kadar kalabiliyor? Yaşamaktan da sıkılıyorlar mı?
Uzmanlar sağ olsunlar düşünmüşler, çalışmışlar ve öğrenciye ve öğretmene faydalı olacak şeyleri sunmuşlar.
Sanırım akıllı veli tahtası da yapmak gerekiyor. Galiba velilerimizin de tahta eksikliği var.
Eskiden her gün okula giderken büyüklerimiz bize okulda nasıl davranacağımızı tembih ederdi. Şimdi ise veliler çocuğun ayağı kaysa da okulu şikayet edip belki birkaç kuruş tazminat alırım derdinde.
Yani problem olmayan okullar da problemli sayılıyor.
Yakında “Akıllı veli tahtası” da çıkarsa şaşırmayalım.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.