son haberler

Ünye İskelesi’nin Samsun Ekonomisine Etkileri – I

Yayınlanma Tarihi: 26 Ekim 2018 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Üç tarafı denizlerle çevrili olan Anadolu’da H. 1002 / M. 1594-1595 tarihli Menzil ve İskele Defteri’ne göre üç kara yolu güzergâhı ve iki de deniz rotası bulunmakta olup bu rotalardan ilki –Anadolu sol kol rotası– Üsküdar’dan başlamakta ve Karadeniz sahillerini takip ederek, Faş İskelesi’ne ulaşmaktaydı. Söz konusu rotanın kara yolu ile bağlantının sağlanabileceği 126 iskelesi bulunmaktadır. Samsun’dan itibaren yol Çarşanba, Ünye, Fatsa, Ordu, Giresun, Tirebolu, Şadlı, Büyükliman, Boladhan ve Trabzon gibi kent ve kasabalarda sahile yakın olarak geçmekte olup, bu menzillerin tamamında da iskele bulunmaktadır.1Ayrıca Giresun’un Karahisar(Şebinkarahisar), Ordu’nun Sivas, Ünye’nin Niksar, Samsun’un Erbaa ve Amasya yol irtibatı bulunmaktaydı.2

XV ve XVI. yüzyıllarda Karadeniz’in Osmanlı İmparatorluğu’nun bir iç denizi haline gelmesi ve yabancı gemilerin bu denize girmesinin yasaklanması, Samsun’un da içinde bulunduğu kıyı şehirlerinin zamanla ticaret ve nüfus bakımından gerilemesine sebep olmuştur (Uzuneminoğlu 1993: 276). XIX. yüzyılın ortalarına kadar Samsun önemsiz bir iskele olarak, daha önce de zaman zaman görüldüğü gibi Sinop’un gölgesinde kalmıştır. (Altaylı 1967: 22; Yolalıcı 1998: 12; Darkot 1980: 175)3

Buharlı gemilerin Giresun, Ordu, Ünye, Fatsa ve İnebolu gibi küçük liman kentlerine uğramaya başlaması Batılı tüccar, müteşebbis ve siyasî kurumların neredeyse tüm Karadeniz sahil kentlerini keşfetmeleri ve yerleşmelerine neden oldu.2

“Karadeniz’in buharlı gemi münakalesine açılması ve yüksek vasıflı tütün ekiminin Bafra çevresinden başlayarak Samsun yöresine yayılması, Samsun için yeni bir gelişmeye sebep oldu. Şehrin Türk nüfusu arttığı gibi Trabzon ve Ege kıyılarından, İç Anadolu’dan Türkçe konuşan Rumlar ve Ermeniler, Avrupalı tâcirler Samsun’a yerleşmeye başladılar.3(Hattâ1839 büyük Ünye yangını ardından bazı Rum tâcirler de Samsun’a yerleşmiş ve Ünye bu olaydan sonra iyice ekonomik durgunluğa sahne olmuştur.)4. Limana çok sayıda gemi uğrayarak, Samsun’da başta tütün, hububat ve deri olmak üzere çeşitli hammadde ihracına imkân sağladılar. Samsun aynı zamanda Diyarbakır, Harput ve Sivas vilâyetlerinin yolcu iskelesi rolünü oynuyor, hattâ İstanbul’a giden Bağdat yolcuları da Samsun’a geliyordu. Samsun’un nüfusu daha sonraki yıllarda artmağa devam etti.” (Darkot 1980: 175)3

XIX. yüzyıl ortalarına kadar Samsun küçük bir liman şehriydi. İngiliz seyyahJohn MacdonaldKinneir‘e göre, 1813- 1814’de nüfusu 2.000 kadardı (AliTanoğlu, “Samsun Şehri”, Dördüncü Samsun Üniversite Haftası, İstanbul, 1944, s. 63). O yıllarda Karadeniz bölgesinin merkezi, İran transit yolunun başlangıcında bulunan Trabzon’du. 1850’ye doğru Samsun gelişmeye başladı. Bunun sebebi Bafra yöresinde yüksek vasıflı tütün yetiştirilmesidir. Üretilen tütün Samsun limanından Avrupa’ya buharlı gemilerle taşınıyordu. Şehir 1869’da bir yangınfekâketine uğramışsa da kısa sürede yeniden inşâ olunmuştur. XIX. yüzyıl sonunda Samsun’a Rumlar yerleşti ve ticaret gelişti. Avrupalı tüccarların sayısı da arttı. Daha 1887’de şehirde Fransızlar bir sigara fabrikası kurmuşlardı. 1890’da Samsun’da, çoğunluğu Hıristiyan olmak üzere, 16.000 kişi yaşamaktaydı.(VitalCuinet, La Turquied’Asie, Paris, 1892, c. I, s. 104)5

Fransız konsolosu Cortanze, 1906 yılında hazırladığı bir raporda, Samsun başta olmak üzere en çok Eylül ve Ekim aylarında aktif olan İnebolu, Ünye ve Fatsa gibi yerlerdeki liman ve iskelelerde kayıkçılardan sonra en aktif çalışanların hamallar olduğunu belirtmiş ve limanda boşaltma ve yükleme işlerinin ekseriyetle Ermeni hamallar tarafından yapıldığını ifade etmiştir. Cortanze’nin gariban ve yeteneksiz olarak nitelendirdiği hamallar, başlarında bulunan kethüdaları tarafından sömürülmüşlerdir. Bu yüzden hamallar, çalıştıkları zamanlarda işlerine gereken özeni göstermemişler ve dolayısıyla tüccarla ciddî sorunlar yaşamışlardır. Hamallar; çalıştıkları yerlere göre gümrük, köşe, sırık ve iskele hamalları gibi farklı isimler almışlardır. Hamallık yapmak isteyenler, kethüdaya belirli miktarda harç(haraç değil)ödemek zorundaydılar. Özellikle gümrük hamalları, kethüdaya günlük kazancının bir kısmını vermeye; ayriyeten aylık ve yıllık olmak üzere harçlar ödemeye mecbur bırakılmışlardır. Bu sebepledir ki 1900’lü yılların başlarında Anadolu’da demiryolu nakliyatında artan işçi ihtiyacı, limanlarda düşük ücretle çalışmak zorunda kalan / bırakılan hamallar tarafından bir ekmek kapısı olarak görülmüştür. (Ö. Yılmaz, “XX. Yüzyılın Başlarında Samsun Limanı”, s. 187)2

XIX. yüzyıl boyunca Anadolu’dan belli başlı limanlardan yapılan ihracat ve ithalatı Avrupalı gözlemcilerin tuttukları kayıtlardan incelemek mümkün. İmparatorluğun ithalat ve ihracatında en büyük paya sahip olan limanlar İstanbul ve İzmir limanıdır. Aynı dönemde Trabzon ve Samsun limanları ithalat ve ihracat açısından kayda değer bir önem arz etmezler. 1819 yılından başlanarak 1912 yılına kadar İzmir, Trabzon, Samsun, Mersin ve İskenderun limanlarından yapılan ihracat sürekli artış eğiliminde olmuştur. Bu da Anadolu’daki 5 büyük limanın Osmanlı ihracatındaki öneminin giderek arttığının önemli bir göstergesidir.6

Samsun (Canik), XVIII. yüzyılda Canik Sancağı’nın(Muhassıllığının) Merkez kazasını teşkil etmekte olup, sancağın ayrıca Bafra, Terme ve ÜNYE gibi dikkat çeken başka iskeleleri de vardı. Bunlarda da hareketlilikler oluyordu. Ancak ne Samsun’un ne de Canik Sancağı’ndaki Bafra, Terme ve Ünye gibi diğer iskelelerin Sinop ve Trabzon’un hareketliliği kadar bir seviyeyi yakalayamadığı dikkat çekmektedir.7

XIX. yüzyılın ikinci yarısında da Samsun Gümrüğü’ne tâbi üç gümrük ve iskele bulunmaktadır. Samsun Gümrüğü mülhakatı olan gümrükler Samsun, Ordu ve Ünye olmak üzere üç tanedir. Ayrıca Ünye Gümrüğü, 1 gümrük ve iskeleden oluşmaktaydı. Bunlar Ünye Gümrüğü ve Fatsa İskelesi’dir.8

Samsun’a ticarî olarak bağlı olan diğer liman kasabaları da şunlardı: Doğuda, Ünye, Fatsa, Terme; batıda, Kumcağız, Sinop, İnebolu.9

Ünye koyu, Karecik Burnu’nun 9 mil batısı ve 32 derece kuzeybatısında;Yason Burnu’nun da 17 mil batısında yer alır. Koy, Taşkana Burnu’nun doğu tarafında ve Türkler tarafından Ceneviz Kale olarak adlandırılan bir dağdan başlayan uzun bir plajda yer almaktadır. Koyun yarım mil açıklarında Saint Nicolas’a atfedilen küçük bir kilisenin olduğu bir adacık (Aynikola)yer almaktadır. Bu koyda pek çok küçük kayalık yer almakta ve bunlar da sahile sadece 100-150 metre yaklaşmaya müsaade etmektedir. Havanın iyi olduğu zamanlarda bu mesafeye dikkat etmek gerekir. Bu mesafe burnun ucundan şehrin sona erdiği sahile kadar 1,5 mil kadardır. Deniz burada çok derin değildir, şehrin sahilinin dörtte biri boyunca derinlik iki kulaç, yarım mil uzaklıkta 3 kulaç ve bir milde de 6 kulaçtır. Bu son noktada kuzeydoğu, kuzeybatı ve kuzeyden esen rüzgârlar oldukça tehlikelidir ve bu durum gemileri sadece dikkatli olmaya değil aynı zamanda iki demir kullanmaya ve limanın ihtiyaç halinde kullanılmasına neden olmaktadır.9

Ünye ve Fatsa koyları arasında çok bir mesafe bulunmamaktadır. Hemen hemen aynı nüfusa ve aynı özelliklere sahip bu iki şehir deniz ticareti bakımından aynı ehemmiyete sahiptir. Bu iki liman birkaç seneden beri buralarda hizmet yapan buharlı gemi şirketleri tarafından düzenli olarak ziyâret edilmektedir. Son zamanlarda Mahsusa, Lloyd, Paquet şirketleri buraya düzenli seferler yapmayı faydalı buldu. Bu şirketler gerçekten haklıdırlar. Her ne kadar bu limanların her biri senede 40-50 bin franklık bir ticaret yapsalar da bunlar ilerde daha iyi rakamlara dönüşecektir. Diğer şirketlerin buharlı gemileri de zaman zaman bu limanlara uğramaktadır. Bunlardan biri de Messageries Şirketi’dir. Bu şirketin gemileri senede 16-17 defa bu limanlara uğramaktadır; fakat bunlar düzenli seferler değildir. Messageries Şirketi gibi diğer şirketler de tatmin edici bir netice almışlardır.9

Bir kıyaslama açısından yabancı kaynaklara dayanarak; 1903 yılında Ünye’ye uğrayan gemilerin bandıraları ve sayılarını verelim: Alman (5), İngiliz (2), Avusturya (7), Fransız (42), Yunan (3), İtalyan (1), Osmanlı (76) ve Rus bandıralı (1) gemi olmak üzere toplam 137 gemidir. Aynı yılın ithalâtı da özetle; İngiltere, Avusturya, Belçika, Fransa, İtalya, Rusya ve Türkiye’den kibrit, kahve, pamuklular, Paris çivisi, zeytinyağı, değişik mamul mallar, petrol, hırdavat, çuval ve ambalaj bezi, sabun, tuz, şeker ve diğer ithal mallar için toplam (T) 2.102 ve toplam (F) 977.500’dür.10

 

 

KAYNAKÇA :

  1ÇETİN, Dr. Cemal – Anadolu İskelelerive Kara Yolu Bağlantıları (XVI. Yüzyıl Sonları), JASSS International Journal of SocialScienceDoinumber:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS2534 Number: 28, p. 349-367, Autumn II, 2014.

  2TÜRK Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu – VII, Karadeniz Limanları (Bildiriler), 29 Nisan – 01 Mayıs 2015 Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi, OÜSBAD, Temmuz 2015.

3BAYRAKTAR, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Sami – Vezirköprü KöprülüMehmed Paşa Namazgâhıve Samsun Sultan Abdülaziz NamazgâhıİnşâKitâbesi,http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423937399.pdf

4MİSTEPE, M. Ufuk – Post – Bizans Dönemi’nde Ünye – II, Ünye Haber Gazetesi, 06 Mayıs 2016, Yıl: 13, Sayı: 2315.

  5KURAN, Prof. Dr. Ercüment – Cumhuriyet Döneminde Samsun’un Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Gelişmesi, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/188260

  6TOPUZ, Dr. Hüseyin – XIX. Yüzyılda Osmanlı Limanlarından Gerçekleşen Ticaret Hacmive Dış Ticaretine Yönelik Bir Analiz (1878–1913),http://dergipark.gov.tr/download/article-file/214049

7MİSTEPE, M. Ufuk – Ünye İskelesi’nin İktisadî Yaşama Etkileri, Ünye Haber Gazetesi, 03Ocak 2012, Yıl: 9, Sayı: 1163.

  8DOĞAN, Osman – Karadeniz’de Bir Boğaziçi Ünye, Ünye Kent Araştırmaları Serisi 2, İstanbul, 2006, 384 sh.

  9YILMAZ, Yrd. Doç. Dr. Özgür (Çev.) – Samsun Limanı Üzerine Denizcilik Raporu, Koy Haritası, Ticaretve Denizcilik İstatistikleri, Grafiklervs., Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi -Journalof Modern TurkishHistoryStudies, XIV/29 (2014-Güz/Autumn), ss.397-434.

10AMAE (ArchivesduMinistèredesAffairesEtrangères), CADN (CentredesArchivesdiplomatiques de Nantes), Archivesdespostesdiplomatiques (Consulats), Trébizonde, Tome 84, rapportcommerciaux, statistiquesdesimportations et exportations (1901-1912).

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku